Gelmelisin,
gün ağarıyor.
Şehri sarmış sarhoş ülkenin adamlardan anonsları
Sebepsiz savaşlarım var aynılı dünlerle
Evrenime mitolojilerle iniyorlar, sen yoksun.
Gerekçelendiriyorum dündeki gökyüzüne karşı cinayetleri
Sebepsiz riyakarcalar ölmeli
ideolojisiz odanın tozlu benliğinde!
Ölü dünlerin hastalıklı kusmuklarını geçmişleyeceğim
Evrenimin kırmızıdan caddelerine ferman çeken Bob, aralıksız kulağıma atlastan mezarları fısıldıyor, geçmişlemelisin!
Ve sen büyülü masumiyet tahtında hizalandırıyorsun beni
Dudakların panzerlerle peşimde; eğiliyorum, küçüldüm.
Beni maviden koynuna gömmelisin
Nefesinin son damlasına kadar içer misin beni?
Gözlerinin yerinde koyu griliğiyle dünler
Yüreğinin fırtınalı bahçesinde telaşlanalım
Enkazlar boğulurken yüreğinde,
geçerim ben soyut geçitlerden!
Sesleri ölümden şişmiş, sessizliğiyle dolu ölümlerle
ölü saçlı kadınlar ve niceleri yankılansın isterdim yanında menekşelerden notalarınla!
Acıların sık sık yerleştiği uzaklardasın, yoksunum bundan.
Uzaktan üşümelerle kaldım teninin türküsünden, bizden.
Soğuk gecelerdeki dizelerimden çiğ düşürüyorum ellerine
Gecede kovalar bakışlarım yüzünü,
bakışlarınla getirir seni.
Şafakta gölgeleri biriken aynılarla kaldım.
Sen yoksun.