Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Konfüçyüs, dünyayı seven bir adam olmakta Sokrates gibiyse, metafizikle ilgilenmemekte de Gotoma gibiydi (teolojik gevezeliği her zaman karşı çıktı). Aksine, insanların göğün suskunluğuna öykünmeleri ve saygılı bir sessizlik içinde kalmaları gerektiği görüşünü benimsedi. Öteki dünya hakkında yersiz endişe duymanın gerekmediği kanısındaydı: Asıl önemli olan, insanların burada, aşağıda iyi olmayı öğrenmeleridi. Onun ve öğrencilerinin temel kaygısı, Gök değil, Yol’du, bir yere ya da bir kişiye doğru değil, aşkın bir iyilik durumuna dikkatle yol almakta. Ritüeller, insanları rotaya sokacak olan yol haritasıydı. Konfüçyüs, insanların çok daha eksiksiz şekilde kendilerinin ve yaşamlarının bilincine varabileceklerini, kendi kendine yetiştirmenin yaşamda her şeyden önemli bir süreç olduğunu ve karşılıklı nitelik taşıdığını düşünüyordu. İnsan kendini büyütmek için, başkalarını büyütmeye çalışmalıydı. Yol, başkalarının mutluluğunu beslemek için var gücünüzle aralıksız çabalamaktan başka bir şey değildir. Bu eşitlikçiliği de ima ediyordu. Konfüçyüsçülüğe kadar yalnızca aristokrası Li’nin gereklerini yerine getiriyordu. Konfüçyus yolun artık isteyen herkese açık olduğunu ısrarla belirtti. Konfüçyus’un yaklaşımı, Siyasal olduğu kadar psikolojik ve bireyciydi de. Yaşamın merkezinde onur, Soyluluk ve bulunmasını istiyordu, bunu ise ancak günlük mücadeleyle başarılabileceği kanısındaydı. Amaç, güçlenmiş insanlıktır, zorla ve baskıyla başarılamayacak bir şeydir. Aksine, şefkatli, empatili bir yaşam sürmek, kendinizi aşmanızı sağlardı.
Sayfa 409 - SAYKitabı okudu
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.