Bilim, önermelerden meydana gelir ve önerme birşey hakkında birşeyin, daha teknik bir ifadeyle bir özne hakkında bir yüklemin tasdik edilmesidir. O halde bir önerme, özne ile yüklem arasında bir ilişkinin kurulmasını gerektirir. Bir önermenin öznesi özel bir isim veya bunun yerini tuttuğu bireysel bir gerçeklik olabilir (Ahmet insandır, Theaitetas uyuyandır, dünya yuvarlaktır gibi). Ancak onun yükleminin mutlaka bir tümel olması gereklidir.(Yukardaki önermelerin yüklemlerine bakın). Öte yandan öznenin kendisi de aslında büyük çoğunlukla yine bir tümeldir (İnsan ölümlüdür, üçgen üç kenar tarafından çevrelenen geometrik bir şekildir vb). O halde bir önerme, özellikle bilimsel önermeler çok büyük ölçüde tümellerle tümeller, yani İdealarla idealar arasında kurulan bir ilişkiyi ifade ederler. Oysa Parmenides'in varlığının veya Bir olan'ının modeline dayanarak tasarlanan Platoncu idealar birbirleriyle herhangi bir ilişki içine girmeyi reddeden bir yapıdadırlar. Çünkü Örneğin insanın ölümlü olması demek ölümlülük İdealarının veya onun yerini tuttuğu doğanın, özün bir şekilde insan ideası veya onun temsil ettiği doğa, öz içinde bulunması, başka deyişle insan İdeasının bir şekilde ölümlülük İdeasından pay alması demektir. Bu ise Platon'un ilk tasarladığı biçimde İdealarla ilgili olarak talep ettiği şeye, onların bir ve basit olma temel özelliklerine aykırıdır. Platon'un idealar Kuramı'nın ilk şeklinde duyusal dünyadaki tikeller, İdeaların dan bir şekilde pay alabilirlerdi -ki bunun da problemli olduğunu gördük-, ancak İdeaların birbirlerinden pay almaları mümkün değildir.