Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

O sokak senin, bu sokak benim gitmekti zaten Cafer'in meramı. Eğin'den beri. Balıkpazarı'ndan her sabah kedilere poşetle balık artığı taşıyıp köşebaşlarında onlara ziyafet çeken adama aynı yerde rastladı. Selamlaşıldı ve adamcağızın günlük istihkakı kâğıda sarılıp saygıyla takdim edildi. Madam Matilda'nın pencereden sarkıttığı sepetteki nota göre üç çeşit ayrı ayrı sarılıp konuldu, küçük çan sallandı, sepet yukarı çekilip para sarkıtıldı. Bir yerlerden "domates biber patlıcan" şarkısı duyuldu. Bir semender indi avluya, kurutulmaya bırakılmış dutların arasından geçerken biraz durup baktı gibi geldi Cafer'e. Gitmeyi aklına koymuş Cafer'e. Durmadan giden Cafer'e. Şimdi iki kızı olan, İstanbul'un vapur düdükleri duyulan ortalık yerinde evi olan, biraz duruk ve suspus Zarife'si olan, üç tekerlekli, camekânlı arabası olan, menşeine itaatkâr Cafer'e. Koşarak geçen üç çocuğun cıvıltısına uyandı. Ne az çocuk var bu sokaklarda diye düşündü. Kızının sabah ağlamaları, lolipopsuz beslenme çantasında hep dünden kalmış bayat açmalar. Kış yaklaşmakta. Harun odun getirecek, parası hafta hafta.
Sayfa 96 - Koyu KırmızıKitabı okudu
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.