Ay karanlıklı "aylar karanlıktı." Ama yıldızların o çatırtılı ışığında her yer görünüyordu sanki. Sen de öyle misin, uyumak istemiyor musun diye sormuştum, çünkü ben, durmadan uyanık kalmak istemiştim, şıp da şıp bu su sesi bitişiğinde. Devrimi köylerden şehirlere doğru başlatamamış, köylüleri ayaklandıramamıştık ama yoksulluğun evin en itibarlı çocuğu olduğunu öğrenmiştik. Bir godik arpa için Sivas kapılarından kovuldukları günleri, suna gibi keçisinin, ineğinin haczedildiği zamanları aklımıza getirmiştik. Anne babalar onu yabancı gözlerden hattâ kendilerinden bile saklasalar da, tıpkı bizim şimdi yaptığımız gibi gözlerini ötelere dikmekten vazgeçiyorlar, yoksulluğun ve yoksunluğun kucağında yaşamanın ötesine, o zorlu belirsiz alacakaranlığa bakamıyorlardı. Nasıl ki biz şimdi bu uğultulu kuşatılmışlığı benimsemişsek...