Imre Lakatos bilim adına bir uğraş edinmeye çalışan ama 350 sayfa aynı şeyleri yazıp çizmekten başka vasfı olmayan bir zat.
Yazar adeta
Karl R. Popper karikatürize hali, kafası karışık bir dilenci gibi tezgahı nereye açarsam ses getiririm derdine düşmüş. Bilimsel metodoloji adına; yanlışlamacılığın biçimsel yönü, tümevarımcı ve olgusal teknikleri karıştırmaktan ve gereğinden fazla mana yüklemekten başka bir şey yok. Bilimsel metodoloji üzerine öncülleri ele alıp eleştirmek her şeyden önce iyi bir inceleme ve araştırma gerektirir. Fakat yazarda bunun nüveleri bile bulunmamaktadır. Marksizm adına o kadar cahil kalmış ki, Marksizmin şimdiye kadar herhangi bir öngörü de bulunamadığını iddia ediyor. Halbuki
Das Kapital kapitalizmin nasıl işlediği ve nasıl bir “yazgıya” mecbur olduğunu anlatmaktadır. Marksizm, kapitalizmin içine girmiş olduğu krizleri (en büyükleri:1929, 1974, 2008)
Das Kapital adlı yapıtta matematiksel ve diyalektiksel olarak tek tek anlatmaktadır.
Imre Lakatos eminim Marx’ın en temel eserlerini okumamıştır. Zira sadece laf edip sallıyor. Çürütme ve boşa çıkartma gibi bir çabası yok.
Diğer yandan bilim felsefesi tarihinin derin ve geniş havuzunda, suya sadece ayaklarını daldırıp sallamaktan ve içten içe şarkı mırıldanmaktan öte bir şey yapmamış. Bilimsel araştırma metodolojisi hakkında yazı kaleme alacaksın ama idealist ve materyalist perspektifi gözardı edeceksin. Bu kitabın en temel ve büyük eksikliğini oluşturuyor. Araştırma programının bilimsel olması, öngörülebilir ve ilke değişikliğine gidilmesi gerektiği savunulmaktadır. Lakin
Imre Lakatos referans noktasını basitleştirilmiş ilişki içinde ele alıyor. Bir bilimsel araştırma metodolojisi içinde olan kişi, gerek bilinçli gerekse de bilinçsiz olarak maddi yansımasının programını icra eder. Tıpkı sizin içinde olduğunuz bağnaz burjuva ilişkisi gibi…
Bilim çerçevesinde okuduğum en kötü kitaplar arasına girmiş oldu.