Giriş cümlesiyle ve Anna’nın yaşadıklarıyla okuru sarsan bir roman. Eseri salt aşk hikayesi olarak okumak yazara yapılan en büyük hakarettir. Anna ve Vronsky arasındaki tutku haricinde dönemin Rus politikası, işçi köylü sorunları, din, eğitim, asimile edilen Türk milleti, yönetim,siyaset vs geniş bir çerçevede ele alınması gerekir. Anna Vronsky için her şeyini feda eden ama sonunda aşağılanan bir kadın. Anna’nın yaptığı “ intiharlar zaten başkasını cezalandırmak için yapılmıyor mu” repliğini hatırlattı. İnsanoğlunun tanrıyı arama kavrama sorununun evrensel olduğunu da bizlere anımsattı. İyi ki Levin karakteri vardı. Okuyun okutun