Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yumurtalık olayı
"İtoğluiti bıraktılar dışarı. Bütün komünistleri saldılar ortalığa, bütün şeyleri... Git bana buranın sahibini çağır!" Garson çekildi. Adam ayağa kalktı, Yavuz'un masasından duyulacak biçimde bağırmaya başladı: "Bu komünistin ne işi var lan burada? Niye soktunuz bunu benim olduğum yere? Bu aktör filan değil lan, vatan haini!" Yavuz sesin geldiği yöne dönüp baktı. Dişlerini sıkmıştı. Nutuk atar gibi bağırıp duran sarhoş da ona ters ters baktı. "Kralmış! Kim ulan kral, hangi kral? Zibidinin hası bu be! Karılarıyla gelmiş bir de! O kralsa ben imparatorum arkadaş!" Lokantaya bir sessizlik çökmüştü. İnsanlar dönüp Yavuz Günay ne yapacak merakıyla karışık bir korkuyla masasına bakıyorlardı. Yavuz ise taş kesilmiş gibiydi. Başkan bu tür saldırılara tepkisiz kalamayacağını bildiği arkadaşına döndü. "Yavuz, adam çok sarhoş," dedi. "Seni kışkırtmaya çalışı-yor. Lütfen sakin ol." "Kim bu terbiyesiz herif yahu?" dedi Yavuz. "Kasaba yargıcı," dedi başkan. "Eskiden komando, milliyetçi militanmış. Ajanlık da yapmış önceden. Uğursuz bir adam, aman bulaşma." "Ne zırtapoz yargıç bu yahu, böyle yargıç mı olur?" Adamın masasındaki iki kişi gerginliği fark edip kalktılar. Kollarına girerek yargıcı dışarı götürmeye çalışıyorlardı. "Hâkim Bey, ayıp oluyor. Yakışmıyor. Sizi evinize götürelim..." "Saffet ne olur kalkalım artık," diye yalvardı adamın yanındaki kadın. Yargıç, adamların kollarında, dili dolaşarak küfretmeyi sürdürüyordu. "Hiç üzülmeyin anladın mı? Yakında her şey düzelecek. Ben burada olduktan sonra bütün komünistlerin anasım... tamam mı!" "Tamam abi, gelin gidelim..." Saffet arkasında karısıyla, iki kişinin arasında, yalpalaya-rak uzaklaştı. Yavuz ve masadakiler şaşkınlıkla arkasından baktılar. Masanın tadı tuzu kalmamıştı. Yavuzsa çok gergindi. Bir sessizlik oldu. "Böyle kendini bilmez, saçma sapan adamları nasıl savcı, yargıç yaparlar hiç anlamam," dedi Yavuz, dişlerinin arasından. "Adalet bu bok püsür heriflerin eline kaldı işte!" Yan masada oturan üç adam birden ayağa kalkarak Yavuz'a doğru yürüdüler. "Sayın abimiz hakkında ileri geri konuşma arkadaş, sözünü geri al!" Adamların üzerine geldiğini gören Yavuz, masadaki silahı kaptı. Arkadaşları atılıp silahı elinden almak isterlerken silah patladı. Yönetmen Ömür elinden hafif yaralanmış, kurşun parmağım sıyırmıştı. Ortalık karıştı. Silahı geri almayı başaran Yavuz ayağa fırladı. "Kimse kıpırdamasın, herkes yerine otursun," diye bağırdı. Üstüne gelen adamlar gerilediler. Ortam iyice gerilmiş, Yavuz öfkeden kasılmıştı. Rahatlamak ister gibi denize doğru iki el ateş etti. Gazinodan biraz uzaklaşmış olan yargıç silah seslerini duyunca zınk diye durdu. Bırakın lan, silkinişiyle kendisini götürenleri itip garip bir canlılık içinde döndü ve sallanarak yeniden gazinoya girdi. Yerine oturmaya hazırlanan Yavuz, Saffet'in geri döndüğünü ve kendisine doğru geldiğini görünce hâlâ elinde olan silahla ayakta kaldı. "Ulan orospu çocuğu, sen nasıl benim olduğum yerde silah sıkıyorsun lan?" diye bağırdı Yargıç. "Senin yedi sülaleni..." Birden Yavuz'a doğru atıldı. "Orda kal, üstüme gelme!" dedi, Yavuz, öfkeli, sert bir sesle. "Sen kimsin be!" diye bağırdı Saffet. "Seni kabadayı bozuntusu puşt! Senin anam avradını..." Yavuz'un üzerine saldırıp yakasına yapıştı. Yavuz ona bir tekme vurunca yere düştü ama kalkıp yine saldırdı. Bir tek-me daha attı Yavuz adama ve yandaki alçak, bahçe duvarı gibi bir setin üstüne fırladı. Saffet delirmiş gibi bir sandalye kaparak ona doğru savurdu. Sandalye Yavuz'a, koluna, eline çarptı, silah patladı. Yargıç o anda yere düştü ve öylece kaldı.
Sayfa 182Kitabı okudu
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.