Böylece, Günlük gibi romanlar da uyumsuz sorununu ortaya atar. Ölüme dek mantığı, coşkuyu, "korkunç" özgürlüğü, çarların insansallaşmış yüceliğini kurar. Her şey iyidir, her şeye izin vardır, hiçbir şey nefreti hak etmemiştir: uyumsuz yargılardır bunlar. Ama bu ateşten ve buzdan varlıkları bize öylesine yakın gösteren bu yaratım ne şaşırtıcı bir yaratım! Yüreklerinde homurdanan tutkulu ilgisizlik dünyası hiç de öyle aykırı, hiç de öyle tüyler ürpertici gelmez bize. Orada günlük bunalımları mızı buluruz. Uyumsuz dünyaya böylesine yakın, böylesine kıvrandıncı etkiler vermesini de hiç kimse Dostoyevski kadar başaramamıştır kuşkusuz.