Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Son zamanlarda en çok muhatap olduğumuz sorulardan biri de evlilikte denklik meselesi. Özellikle kadınların top yekûn tahsil ve meslek sahibi olmaları bu anlamda farklı bir durum ortaya çıkardı. Şöyle ki; öğretmen, avukat vs. olup da evliliği erteleyen birçok kardeşimiz, hali hazırda kendilerine gelen taliplerinin dini ve ahlaki durumunu olumlu bulduklarını; ancak meslek ve tahsil anlamında kendileriyle aynı denkliğe haiz olmadıklarını dile getirmektedirler. Bunlardan bir kısmı -kendisi de uygun görmekle birlikte- ailesi tarafından böyle bir evliliğe teşvik edildiğini belirtirken, bir kısmı kendi evlenmek istediği halde ailesi tarafından denklik bulunmadığı gerekçesiyle engellendiğini ifade ediyor. Istılah olarak "kefâet" diye ifade ettiğimiz denklik, fıkıh kitaplarımızda ele alınan nikâh bahislerinden biridir ve kadın tarafının hukukunu koruyucu bir şart olarak "erkeğin kadından daha alt bir pozisyonda olmamasını" ifade eder. Kadının erkekten alt bir pozisyonda olması ise denkliğe engel teşkil etmez. Önemine işaret etme noktasında bir örnek verecek olursak; Hanefî fukahamız reşit bir kadının velisinin izni olmaksızın evlenebileceğini; ancak kendisine denk olmayan biriyle evlenmesi halinde velisinin bu nikâhı feshetme hakkına sahip olacağını, beyan etmişlerdir. Malumdur ki bu gibi durumlarda "Falancanın kızı gitmiş de kiminle evlenmiş" denilir. Aileye toplum tarafından bir ayıplama geleceğinden İslam hukuku veliye böyle bir yetki vermiştir. Hanefî mezhebimiz erkeğin evleneceği kadınla aralarında altı noktada denklik arar: Nesep, müslüman olma, dindarlık, mal, meslek ve hürriyet. Bunlar örf dikkate alınarak şekillenen kıstaslar olduğu için biz burada kısaca değinip, akabinde öne çıkan bir kaçını günümüz perspektifinden irdelemeye çalışacağız. I. Nesepte/soyda denklik: Özellikle erken dönemde Kureyş gibi kabilelerin nüfuz ve itibarı örfen de sabit olduğu için nikâhta bu denkliğe itibar edilmiştir. Günümüze uyarlarsak hırsızlık, arsızlık, fasıklık gibi kötü hasletlerle öne çıkmış bir sülaleyle, ahlakıyla tebarüz etmiş itibarlı bir sülale arasında denklik olmayacağı açıktır. II. Müslüman olma: Bu da yine özellikle erken dönemlerde Müslüman olmaktaki kıdemi ifade eder. Yeni Müslüman olmuş bir adam üç nesildir Müslüman olan bir ailenin kızına denk sayılmaz. III. Dinde ve takvada denklik: Dindarlık ve zenginlik maddeleri değişkenlik gösterebildiği için imamlarımız arasında farklı kanaatler ortaya çıkmıştır. Bu noktada İmam Muhammed kendisiyle alay edilen, sarhoş halde çarşıda pazarda dolaşan veya çocuklar tarafından eğlenceye alınan düşük bir kişilik olmadıktan sonra dindarlık farkı itibara alınmaz demiştir. IV. Malda denklik: Erkek mehir verebilecek ve ailesinin nafakasını temin edecek bir gelire sahipse mal açısından denklik sağlanmış olur. Ancak kadın çok zengin olursa erkeğin sadece mehir ve nafaka noktasındaki yeterliliği aralarında denklik oluşturmaz, denilmiştir. İmam Ebû Yusuf ise meseleye farklı bakarak: "Denklikte zenginliğe itibar olunmaz, zira zenginlik değişkendir." demiştir. Çünkü insanlar zenginken fakir olmaya, fakirken zengin olmaya dönebilmektedir. V. Mesleki denklik hususuna gelirsek, bazı meslek gurupları toplumda çok saygın iken bazı meslekler rağbet görmeyip ancak mecburiyetten yapılmaktadır. Dolayısıyla arada çok açık bir makas bulunması nikâhta denklik unsurunu zedeler denilmiştir. Ancak mesleki denklik de değişken olduğu için Ebû Hanîfe tarafından denklik hususunda itibara alınmamıştır. VI. Hürriyet: Günümüz itibariyle fonksiyonu kalmadığından üzerinde durmuyoruz. Evet, el-Hidâye'den özetlemeye çalıştığım bu takrirden anlaşıldığı üzere eşler arasında dini, mali ve sosyokültürel anlamda bir denklik bulunması isteniyor; ancak nikâhın sıhhati için olmazsa olmaz genel geçer kaideler olarak da görülmemiştir. Evliliğin selameti için dikkate alınması gereken önemli kıstaslardır. Bugün konu bağlamında gelen sorulara istinaden iki şey üzerinde duracağız: birincisi meslek, ikincisi ise dindarlık. a)Meslek: Öncelikle gelen mesajlardan bir iki örnek vermek istiyorum yalnız buradan söz konusu meslekleri hakir gördüğümüz anlaşılmamalıdır. Sadece eğitim, gelir ve sosyal konum itibariyle aradaki farka dikkat çekmek istiyoruz: "Hocam ben öğretmenim, ailem inşaat ustasıyla evlenmemi istiyor, açıkçası ben de olumsuz bakmıyorum ama olur mu ki?" "Hocam avukatım, otuz yaşıma yaklaştım evlenmek istiyorum, isteyenlerim de var ama güvenlik görevlisi, özel sektör çalışanı vb. meslek grupları geliyor sadece." Geride temas ettiğimiz üzere kadınların eğitim seviyesi ve mesleki durumlarının bir anda yükselmesi çoğunluğu güvenlik görevlisi ve özel sektör çalışanı olan erkeklerle aralarındaki makası açtı ki kanaatimce daha da açılacaktır. Çünkü tahsil ve mesleki kariyer sahibi erkeklerin önemli bir bölümü çalışan değil ev hanımı olan kadınlarla evlenmek istiyor veya evleniyor. Böyle olunca da çalışan meslek ve tahsil sahibi bekâr kadınların sayısı sürekli artıyor. Buna, son derece önemli ve yaygınlaşan bir sorun olarak dikkatinizi çekiyorum. Artık birçok genç kız sırf bu yüzden "keşke okumasaydım" diyecek noktaya gelmiştir. Şu halde bu meseleyi biraz irdelemek faydalı olacaktır. Öncelikle şunu söyleyelim gerek geride saydığımız diğer kıstaslar gerek meslek ve tahsil noktasındaki denklik meselesi önemlidir, bunu inkâr edemeyiz; ancak karşı karşıya kaldığımız ve aşılması gereken de bir sorun var. Ehemmi mühimme tercih etme noktasında mümkün olduğunca bunları esnetmeye gayret edeceğim. Dengi yok diye bu kadar insan evlenmesin mi? İmamlarımızın burada olaya bakışı sadece eşler arasındaki uyumu teminden ibaret olmayıp, kızın ailesinin rencide olacağı bir senaryoyu da engelleme üzerine kurulu bir denklik anlayışıdır. Onun için evlenecek kadın ve erkeğin aralarında mesleki anlamda bir makas varsa (gerideki mesajlardan hareketle öğretmen & inşaat ustası, avukat & güvenlik görevlisi gibi) bakılır; -Kadın eğitimli olduğuna göre talip olan erkeğin kültür seviyesini tespit etmiş ve yeterli görmüşse, -Onun mesleğini sadece alın teri, helal kazanç düzleminde görüp kendisi için bir gurur meselesi yapmıyorsa, -Yaşadıkları çevrede de kayda değer bir gündem oluşturup ailesini rencide etmeyecekse, -Hayata bakış itibari ile onunla olur diyorsa; Burada denkliğe engel teşkil eden bir durum olduğunu düşünmüyorum. Şimdi gerekçelerimi açıklayayım: Evvela diploma eğitim ve kültür tespitinde yegâne kıstas değildir. Kendini yetiştirmeyen insan yüksek tahsilli de olsa akademisyen de olsa nitelikli avam sınıfının bir unsuru olmaktan ötemeye gidememektedir. Öyle de lise mezunu var ki kaçın kurası, kendini yetiştirmiş, sivil toplum kuruluşlarında görevi var, sosyal hayatta aktif vs… Dolayısıyla eğitim ve kültür denkliğini salt diploma denkliği üzerinden ele almak doğru olmaz. Mutlaka nitelik sağlaması yapmak gerekir. İkinci bir şey imamlarımızın dikkat çektiği üzere değişken olan şeylere çok fazla pay biçmemek gerekir. Evlendikten sonra üniversite bitirip atananların sayısı bir hayli fazladır. Ben evlendiğimde lise mezunu bir marangozdum, çocukken camilerdeki yaz kurslarına gitmek dışında hiçbir dini tahsilim de yoktu, hatta hanım bana Kur'an okutmuş "Bayağı iyi okuyorsun, aferin" demişti. :) Şimdi hayal bile edemeyeceğimiz bir noktaya geldik. Üç; öğretmenlik, avukatlık vb meslekler artık çok erişilmez ulaşılmaz meslekler değil. Bizim çocukluğumuzda öğretmenler kaymakam gibi bir şeydi. Girdiği yerde herkes ayağa kalkar yer verirdi. Şimdi ise öyle değil, hem bu vasıflarını kaybetti, hem çok yaygın hem de yığınla insan bu okullardan mezun olmuş atanmayı bekliyor. Bu noktada benim dikkatimi çeken bir şey söyleyeyim; dışarıdan bakıldığı zaman öğretmenlerin en kolay evlenme potansiyeline sahip insanlar olduğu intibaı oluşuyor, o kadar üniversite hayatı var, okulda evlenebileceği birçok meslektaşı var vs. ancak durum şu sıra pek öyle değil. Gerek reel gerek sanaldaki gözlemlerim bariz bir biçimde bunu ortaya koyuyor. En önemli sebebi işte bu mesleki makas. "O öğretmen bizim oğlanı almaz" diye kimse talip olmuyor, her öğretmene de bir öğretmen bulunmuyor. Bu başlıkla ilgili son olarak şunu söyleyeyim, ben astsubay kadınla evli uzman çavuş gördüm. İlgimi çekti sordum bu nasıl olur? diye "Karakolda hanımına 'komutanım' diyor" dediler. :) Diyeceğim o ki, artık bu gibi şeyler aşılmış, bireyselleşme topluma o kadar hâkim oldu ki artık kimse kimsenin hayatına müdahil olmuyor. Meseleye ağanın kızıyla kâhyanın oğlu kabilinden bakamayız artık. B)Dindarlık: Bu başlıkla alakalı gelen sorular da daha çok "Hocam isteyenlerim var ama hiçbiri namaz kılmıyor." Bazıları aileleri tarafından "Namaz abdest sormaya devam edersen evde kalırsın" telkinleri alırken, "Bazıları namaz için nasıl böyle bir talibi geri çevirirsin?" tepkilerine maruz kalıyor. Bir kısım dünürler de "Namaz kılmıyor ama evlenince sen kıldırırsın" diyerek günü kurtarmaya çalışıyormuş. Artık bazı hanımlar o kadar daralmış ki "Evin reisi ve ailesinin dini terbiyesini temin edecek olan erkek iken, ben niye onun namazını takip ediyorum" diyorlar. Yani eli yüzü düzgün, cumalara gidiyor, helale harama da dikkat ediyor ama namaza gevşek, buna da geri dön dermeyelim artık, ahir zaman, demek istiyorlar. :) Bu konuda ısrarcı olan kardeşlerime tavsiyem dua edin, hayırlısıyla nasibinizi bekleyin; ancak "yaş kemale erdi, bıçak kemiğe dayandı" diyorsanız; geride İmam Muhammed'in en uç örnekleri ihtiva eden beyanını zikrettik, bu konuda kınanacak değilsiniz. Size helal haram ve ahlakı hususunda güven veriyor ve namaza başlayacağına dair de söz veriyorsa, sözüne itimat edip, kabul edebilirsiniz. Son olarak bir şey daha söyleyip bitireyim; evlenecek olanlar ne istediğini bilerek değerlendirme yapmalıdır. Mesleğine bağlı, yükselmeye çalışan, kariyer planları olan biriyle, "iyi kötü bir işimiz var, gidip geliyoruz, maaşımız yatıyor çok şükür" diye olaya basitçe bakan iki insan hali hazırda aynı mesleği yapıyor olsalar da durumları farklıdır. İlk zikrettiğim için mesleki denklik çok önemlidir ama ikincisi için pek de önemli değildir. Bu konuda belki mevcudun dışına çıkarak yeni şeyler söylemiş olmam hasebiyle illaki eleştiriye mahal yerler olacaktır. İsabet ettiysek Allah'ın lütfuyladır, hata ettiysek kendi kusurumuzdur… Etrafınızdan edindiğiniz tecrübeleri, yorum ve eleştirilerinizi paylaşırsanız telafi ederiz inşallah… Vallahu 'âlemu bi's-savâb… Mesut Özbilir / 26.03.2024
··
9 artı 1'leme
·
3.090 görüntüleme
AYŞE KURT okurunun profil resmi
Sosyolojik tahlil, psikolojik yansıma, gelecek tahayyülü, şimdiki zaman karmaşası, eş ve denklik muvazenesizliği... Evliliği böylesine geniş bir spektrumla okuyabilmek 👌 Teşekkürler hocam değerli katkınız ve bu yazıyla bizi buluşturduğunuz için
Muhammed Ali okurunun profil resmi
Allah razı olsun hocam.
Bu yorum görüntülenemiyor
Elmas Nur okurunun profil resmi
Güzel özetlenmiş. Hususan son olarak söylenen kısım, kıstas mahiyetinde çok veciz olmuş. Pek konuşulmayan meselelerin dışa vurumu gibi geliyor bazen halimiz. Umarım daha rahat konuşup tartışabilir böylece toplumca özeleştirimizi geliştirebiliriz. Teşekkür ederiz.
Muhammed Ali okurunun profil resmi
Ben de teşekkür ederim bu değerli yorumunuz için.
Aytən Hacıyeva okurunun profil resmi
Mesut Özbilir hocanın fikirleri gerçekten çok değerli..Bende kendisini twitter’da takip ediyor, yazılarından istifade ediyorum..
Ruknettin okurunun profil resmi
Hocam Allah razı olsun. Vesilenizle Mesut Özbilir'i tanımış olduk. Kendi internet sitesinde çok faydalı yazıları mevcut..
Muhammed Ali okurunun profil resmi
Cümlemizden hocam.
Esmeralda okurunun profil resmi
Allah razı olsun hocam bilgilendirme için güzel olmuş... inşallah en uçları düşünmek durumunda kalmaz kimse, böyle güzel istekler havada kalmadan hayırla karşımıza çıkar inşallah.
Muhammed Ali okurunun profil resmi
Cümlemizden,inşaallah..
Müptedi Kâri okurunun profil resmi
Vesileniz ile kalemi de kelamı da kıymetli bir insan daha tanımış olduk. Allah razı olsun. Denklik... Nicedir zihnimi kurcalayan labirent misali, ne yana varsam ne yöne dönsem çıkışı bulamadığım ve kördüğüm olduğum bir mesele. Denklik... Günümüzde, hanımların eğitim hayatına katılmış olup kendini yetiştirmiş olmasının yanında, hepsi olmasa da bence büyük bir kısmı; bir kağıt parçası olarak adlandırdığım diplomaya pek de önem vermiyor. Yukarıda da kaleme alındığı üzere, önemli olanın, insanın kendini yetiştirmiş olması gerektiğini savunuyor. Lakin bütün bunlarla birlikte, eğitimli yahut eğitimsiz hanımların; kendini yetiştirmişliğinin, kültürlü oluşunun, dini hassasiyetinin, takvaya verdiği özenin, ahlaki ve insani özelliklerinin yanı sıra, evliliği sadece dünyevi değil uhrevi görüşünün, (zannımca ahir zamanda evlilik, cihad misalidir) evliliğe verdiği önemin, evliliğin nefsi değil ruhu besleyeceğinin, giyim/kuşam/helal-tayyib beslenme/mahremiyette hassasiyetin ve helal dairesi keyfe kafidir sözüne kalbi bağlılık ve teslimiyetinin beyefendilerde olmayışı yahut noksan oluşu, denklik çıkmazında kalan ve helal yol ile Allahın izniyle hayırlı afiyetli bir yuva kurma ümidi ve düşüncesi taşıyanlarda, hezeyan ile neticeleniyor. Bu hezeyanı yaşayan hanımefendiler gibi anlatılanın aksi durumda olan beyefendilerin de var olduğu su götürmez bir gerçek. Lakin, sanırım ya vakit henüz tamam değil yollar bir olmuyor yahut olmamasındaki hayr daha fazla. Biz bilmeyiz Allah bilir. Dua ile sabır ile beklemek, Hakka teslim olmak gerek. Ayrıca: Gayem başlangıçtaki genelleme ile beyefendileri incitmek değil. Böyle bir durum zuhur ettiyse, kusurumuzu mazur görün, hakkınızı helal edin. Elbette kaleme alınanlara dahil olmayan beyefendilerin olduğu gibi kaleme alınanlara dahil olmayan hanımefendiler de var. Dahil olan da olmayan da haklarını helal etsinler. Niyetim, kimseyi kırmak, incitmek değil. Allahu Teala, niyeti hayr olan her kulunun, günümüzde kanayan bir yara misaline dönüşen, evlilikte denklik meselesini, hayr ile afiyet ile neticelendirmesini ve çözüme ulaştırmasını nasip etsin. Niyeti hayr olanın akıbeti hayr olsun. Helal bir yola ile yuva kurmak herkese nasip olsun. Amin. Ecmain. Bununla birlikte; Bence her iki tarafın da şapkasını eline alıp düşünmesi gerek. Demek ki İslami ve insani eksiğimiz çok, ihtimamımız az. Hak yolunda üzerimize düşen vazifelerde(farz,sünnet,vacip,nafile) ve hayr işlerde daha fazla gayret etmemiz gerek. Süreci de sonucu da Allaha bırakmak gerek. Zira, gayretten sonra, nasipte ne varsa o. Son olarak, herkesin doğruları, inandığı değerleri, paha biçtiği kıymetleri elbette farklı. Ve bir noktada bizler farklılıklarımız ile güzel ve özeliz. Yeter ki saygı ve sevgi çerçevesinde hareket edelim. Allah doğru yoldan ayırmasın, niyetimizi de amelimizi de şerr yoluna düşürmesin. Amin ecmain. Sürç-i lisan etmişsek affola. Eklemek, çıkarmak, değinmek istediğiniz nüanslar olursa yazın ki istifade edelim. İstişarede bereket vardır. Ramazanın hayrı üzerimize olsun. Allahın selamı, rahmeti, bereketi, mağfireti, şefkati, şifası ve bütün güzellikleri üzerinize olsun. İki cihan saadeti nasip etsin. Amin. Allaha emanet olun. Selametle.
Mutlu ŞAHİN okurunun profil resmi
Son dönemlerde gördüğüm en kapsamlı evlilik tahlili. Teşekkürler hocam. Aydınlatıcı oldu. İyiki denk gelmişim. Şahsi görüşüm gerçekten sevince her engel aşılıyor. Aslında sayılanlar biraz da teferruat ve samimiyet eksikliği. Çok var ama ben de aklıma gelen iki örneği paylaşayım özel güvenlik bir erkek ile kadın bir doktorun evliliği kulağıma çalınmıştı. Yine abimin bir arkadaşı kendisi polis memuru , kadın bir komiser ile evlenmişti. Örnek çok. Sevgi engelleri ve ön yargıları kaldırıyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.