"Bir Şey İstiyorum, Nedir Bilemem"
"Ama sen hiç sevmedin ki, ne Tanrıyı, ne de hiçbir kimseyi. Öküz derisi kadar sert ve kabasındır sen. Ama yine de tanırım seni. Öğleden sonra gideceksin, dolaşıp duracaksın her yerlerde de gene kanmayacaksın bir şeye. Sanki bir şey kaybetmişsin gibi oradan oraya dolanıp duracaksın ancak. Heyecandan yiyip bitireceksin kendini. Duracak kadar hızlı vuracak kalbin, çünkü sevmiyorsun ve huzurun yok. Ve sonra birden sönecek içindeki şey, yıkılıp kalacaksın. Hiçbir şeyin
faydası olmayacak o zaman."
༶•┈┈┈┈┈┈୨♡୧┈┈┈┈┈•༶
Amerikan Edebiyatı'nın gizli hazinelerinden birisi "
Carson McCullers". Toplum içinde ayrımcılığın etkisi ile dışlanmış kişilerin yalnızlığını konu ediniyor genellikle. Bu kitabında da kültürel, ekonomik ve siyasi olarak burjuvaziden soyutlanmış -daha alt tabakadaki- kişilerin hayatlarına tanıklık ediyoruz. Özellikle Amerika'da ki ırkçılığın üst düzeyde olduğu bir dönemde geçiyor. Zencilerin sosyolojik konumuna dikkat çekiyor -ya da konumsuzluğumu demeliyim(?)- Farklı kültürdeki insanların paylaştığı ortak duygular ve her şeye rağmen yıkılamayan önyargılar, görünmez duvarları, yanlış anlamalar...
İnsanların içinde kaldığı boşluk duygusu, kendini hayatta ve yaşadığı toplumda duygusal mânâda bir yere ait hissedememe durumları güzel işlenmiş.
500 sayfaya yakın bir kitap, bununla birlikte sonradan açıldığını belirteyim eğer sıkılmadan okursanız sonuna kadar kitabı beğenmemeniz düşük bir ihtimal. Yine de kitabın biraz daha az sayfa sayısında konsantre olması daha fazla kişiye erişmesini sağlayabilirdi fikrindeyim. Eğer bu yazarı okuyacaksınız daha ince bir kitabından başlatabilirsiniz. Özellikle "
Küskün Kahvenin Türküsü" kitabını tavsiye edebilirim.
˚₊· ͟͟͞͞➳❥ ʏᴀʟɴıᴢ ʙɪ̇ʀ ᴀᴠᴄıᴅıʀ ʏᴜ̈ʀᴇᴋ
Ve her zaman bir tarafı parçalanacak da yüzlerce parçaya ayrılacakmış gibi gelirdi ona.
...yaptığı tek şey yürümek ve hiçbir yere gitmemekti.
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.