Avluya gittiğimde Estella'yı elinde anahtarlarla bekler halde buldum. Bana nerelere kaybolduğumu ya da neden onu beklettiğimi sormadı; sanki onu keyiflendiren bir şey olmuş gibi yüzüne pırıltılı bir pembelik gelmişti. Doğruca kapıya gitmek yerine içerideki koridora girip beni çağırdı.
"Gel buraya! İstersen beni öpebilirsin."
Uzattığı yanağına bir öpücük kondurdum. Öyle sanıyorum ki onu yanağından öpebilmek için her türlü zorluğa katlanırdım. Fakat o anki öpücüğün, basit bir çocuğa sanki sadaka verirmiş gibi verildiğini, bu yüzden de hiçbir şey ifade etmediğini hissediyordum.