“Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar.”
Bu alıntıyla kitapla tanıştım. Doğduğu günden bu yana hiçbir yeri ev olarak benimseyememiş iki gencin hikayesi.
Üzerinde oldukça düşündüğüm cümleler okudum. Beraber geçirilen uzun yıllar ama seçilen farklı yollar…
Kitapta somut bir ölüm düşüncesi var. Fiziksel ölüm, zihinsel ölüm. Topluma olan nefret, toplumdan biri olma isteği. Mücadele etmek veya pes etmek…
Doğduğu günden itibaren acıma, vicdan, sevgi gibi insani duygular barındırmadan yaratıldığını düşünmek. Bu düşüncelerle bencilliğin üstünü örtmek. Bu aslında hayattan kaçmaktır. Tembelliğine, isteksizliğine kılıf uydurmaktır. Hayata teslim olup dipsiz bir kuyuya düşmek veya hayatla yüzleşip “yaşamak” ile ilgili izlenilen yolu anlatan düşündürücü bir kitap.