16. yüzyıla geri gittiğinde Müslüman tabaka egemen sınıftır, üst sınıftır, daha zengin sınıftır. Hristiyanlar fakir ve eziktir, reayadır. 18. yüzyıla geldiğinde biraz daha dengeli bir yapılanma görüyoruz. Zira servet kaynakları büyük ölçüde kurumuştur, iki taraf aşağı yukarı eşit derecede fakirdir. Birbiriyle karışmamaya özen gösterirler. Taraflardan biri öbürüne dokunduğunda veya rahatsız ettiğinde mahalle kavgası çıkar. Türk'ün biri Ermeni'yi aşağıladığında ya da dövdüğünde, ertesi gün, 300 tane Ermeni genci gider, onların mahallesini basar. Ve tersi. Karşılıkli bir dengeye oturmuştur toplum. Bu denge Tanzimat'tan sonra bozulur. Hani o malum klişe var ya, gayrimüslimler zengindi, Müslimler ise boynu bükük zavallı insanlardı, 19. yüzyıl sonunun, 20. yüzyıl başının bir karikatürüdür.