Başak ısrarla tavsiye etti. Eflatun Koza, Birgül’ün ölümünden önce yazdığı son romanıymış. Polisiye bir atmosfer var, anlatımı da akıcı, genç okurlara da uygun. Gazetede muhabir olarak çalışmaya başlayan kadın anlatıcıya, kayıp kişilerle ilgili çıkacak yazı dizisinden bir dosya veriliyor. Dosya kaybolan iki kadını içeriyor. Anlatıcı kadınlara ne olduğunun izini sürerken kız kardeşinin odakta olduğu geçmişini de aktarıyor. Birgül’ün lezbiyenlik üzerine yazmasını, bireyin kendini keşfetme sürecinin sancılarına da değinmesini çok beğendim ve kadınlar arası rekabeti irdelemesini. Ayrıca kitabın sonu üzerine de birkaç övgü yazmak isterdim ama o kısım tat kaçıran spoiler. Uzun bir alıntıyla bitireyim.
“İlk kez karşınıza çıkan sapkın, sıradışı, size hiç uymadığını sandığınız bir ruh halinin çok yabancısı olması gereken dilini kolayca anlıyor ve onunla mesafenizi koruyamıyorsanız, durumunuz ne zeka ne empati yeteneği ne de algıların açıklığıyla izah edilebilir. Bu bir yaradılış özelliğidir ve dünyaya düştüğünüz ilk günden itibaren sizinledir. İçinizde kuytuluk bir yere gizlenmiş, ortaya çıkacağı günü bekliyordur sadece.”