Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
·
18 saatte okudu
Şeyler ve insan arasındaki ilişkiyi didiklediği için bir tüketim toplumu eleştirisi sanıyordum bu kitabı. Değil. Daha doğrusu, meseleyi bambaşka bir yerinden ele alıyor Perec. 60'lı yılların Paris'inde birlikte yaşayan yirmili yaşlarında iki genç üzerinden ‘modern dünyanın şeyleri ve mutluluk’ arasındaki ilişkiyi didikliyor. Hayallerle açılıyor kitap. Güzel, yalın, ışık saçan nesnelerle dolu örnek bir ev, tatlı marmelat kavanozlarının olduğu bir mutfak, hiçbiri olanaksız görünmeyen tasarılar, hınç ve çekememezliğin uğramadığı sabahlar, kolay, yalın, yaşama sanatı olan bir yaşam..Sylvie ve Jérôme‘nin yaşadığı gibi, nemden ıslanmış duvarların, pis kokulu koridorların, karanlık odaların olmadığı, yolculuk düşlerinin imkansız görünmediği, kenarları kemirilmemiş, öğütülmemiş bir yaşam.. Şeyler’e sahip olmak istiyoruz, onları hayal ediyoruz, diyor, onları kazanmak için çalışıyoruz, çünkü onlara ihtiyacımız var: İyi hissetmek için. Tamamlanmış hissetmek için. Hayattan keyif almak için. Ama kapitalizmin vad ettikleri ve bizim sahip olduklarımız arasındaki uçurumu bir türlü aşamıyoruz, diye bağlıyor diyeceklerini. Tam da bu yüzden, uzun, gergin bir ip üstünde bitmeyen, bıkkınlık veren bir dans gibi geliyor bize yaşamak. Yaşamın henüz sahiden başlamadığı, aslolanın henüz yaşanmadığı hissinden sıyrılamıyoruz.. "oysa her şey ne kadar da tanıdık" 60’ları anlatan bu kitabın içinden Cezayir Savaşı’na dair olan kısımları çıkarsak, sanki bugünün insanını anlatıyormuş gibi okuyabiliriz pekala. Bugünkü Türkiye gençliğinin yaşadığı sıkışmışlığın ve boğulma hissinin Sylvie ve Jérôme’den fazlası var, eksiği yok. Anlattıkları nefis. Ama gelin görün ki, genel olarak sıkıcı kitap. Çünkü başından sonuna kadar tekdüze bir ritimle gidiyor. Akmıyor mu desem, esmiyor mu desem? Böyleyken böyle.
Şeyler
ŞeylerGeorges Perec · Metis Yayınları · 20161,107 okunma
··
432 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.