Önü denizle başlayan rüzgârlı bir kasabadaydık.
Sanki yıllardır oradaydık. her şey düzelecekti.
Orada doğmaya çabalayarak öldük.
Meleğim nehir kanatlarını uzaklıklarda yıka şimdi.
soğuktu, ısınamıyorduk. Bu kadar yakınken. Aramızda
yalnızca o hava boşluklarının dolaştığı odalardaydık.
Biriken bütün rüzgârlar işte orada, o deniz kasabasında
o çok köpekli, çok rüzgârlı yerde patladı. İkimizi aynı
gökyüzüne baktıran, neydi o, ışık söndü. Sustum.
Sustum. Sustum. Sustum.
Bütün aşkların sonunda yaptığım gibi,
konuşmak hiçbir şeyi, hiçbir şeye ulaştırmıyordu.
Biliyordum.
.. Ah benim kaçak sevgilim: İstanbul
Fincanlarda yol görünmedi bana yaz boyunca.
.. Yitik hafızam: öksüz çocuğum benim
kendini unutma olur mu?
Sustum. Sustum. Sustum. Başkalarının ilgili yollarına
adım atan ayaklarına susarak baktım. Yanımdaydın kalktın.
Gövdeni gövdemin karşısına, sana ilgili gövdelerin yanına bıraktın.
Sustum. Seni yabancı olduğun gövdelerin arasından çekip çıkaramıyordum.
Bunu yapmayacak kadar büyümüştüm.
Kendini yormanı sessizce izleyecek kadar büyümüştüm.
Meğer dalından düşecek kadar büyümüşüm.
.. Bu gece ay dörtte bir hilal olacak
ben sana ne olmadığımı anlatacağım.
Düşen yaprakların sokaklara vuran gürültüsünü anlatacağım.
Yaprağa, ağacından düştükten çok kısa bir süre sonra
ne olduğunu anlatacağım.
.. ..önü denizle başlayan rüzgârlı bir kasabadaydık.
sanki yıllardır oradaydık. Her şey düzelecekti.
Orada doğmaya çabalıyarak öldük.
Şimdi beni unut sevgilim. Tenimi ve alçaklıklarımı unut.
Beni kanadı kırık küçük bir yavru gibi bulduğun, çoktandır
sanki birini beklediğin varmış gibi katladığın, o çöplükte
bulduğun beni, baktığın, büyüttüğün beni unut.
Şimdi bu acıya ne benim kuş kadar yüreğim, ne senin anaç kalbin dayanır.
.. tüller ve
silahlar gördüm düşümde.
Bugün ayrılığın ilk günü. Hiçbir şeyi hiçbir şeye yoramayacak
kadar kara bir kının içindeyim. Kara bir kan içindeyim.
Tüller ve silah nedir bilmiyorum.
Yaşlı doğuda her şey mümkündür diyorlar:
Sonsuz sevgi, sonsuz bağlılık
ani ışık, ani ayrılık.