Çöle bütün iyi niyetimle girmiştim.
Çöle bütün iyi niyetimle ve aptalca girmiştim.
İhanetin sarı ve sonsuz olduğunu
çok sonra öğrendim.
.. Dışarıda aşklar ve anılar bıraktım
içerde adımlarım kısa bakışlarım uzak kaldı.
Oysa ben soğuk ve sisi sokakta kol kola bıraktım.
Kırık havaları nasıl sevdimdi, sizinle tekrar karşılaşsam
ölürüm gibiydi, oysa her şey paranoya ve şizofreniydi.
olmayacak geri dönüşleri, ayinleri size bıraktım.
Yüzümü ve anılarımı çıkaracak kadar güneşi yoktu yazların. Ben sizi nasıl da ağır, nazlı ve dur bakalım
sevdiydim. Ben sizi sahrada yağmurları bekler gibi
beklemedi miydim. Bir gülün soluklanma vaktiydi, sonsuzdu, pembeydi.Cam üstüne cam, oradaydım.
Beceriksizliğin kumral ve geçici mevsimleriydi,
Ben size görkemli ne varsa hepsini bıraktım
ve kendi göğsünde büyüdüydü çocukluğum.
Yüzümü yok edecek aynayı buldunuz sonunda
avutun beni, çoğaltın beni, sırrınız oldum.
Hep bir şiirin sonu gibi konuştum, her dize
Başka bir şiirden geldi, en son yanıtı buldum.
Oysa çocuktum, gün gümüştü, sahra sarıydı, belgesel
bir aşktı, her şeyden benzim uçtuydu.
Çocuktum şaşkınlığımdan guatrımı yuttuydum,
olurdu böyle şeyler, avuttunuzdu beni
nerenize yerleştim.
Yüzümü ve anılarımı çıkaracak kadar güneş yoktu yazların. Ağır ve nazlı, ben sizi develer tellal değilken de sevdiydim.
Var ettinizdi beni
hem de yok ettinizdi, bense bir çocuğun rüyasındaki
kartopu kadar gerçek olmak mı istedim.
Şimdi durdurun beni, indirin beni tesellimden ey ruhum sen yola çık,
ben aklımı eski bahçeye gömeceğim.
bu yaylım ateşlerinde yıkanıp
sana döneceğim.