"bu yıl benimdi - artık bitti!" diye haykırdı. "bitti! tıpkı dağılan bir bulut gibi." dudaklarından özgürce, acımasızca dökülen sözcükler onu kamçılıyor, acısını daha da yoğunlaştırıyordu. Daha önce kendini hiç böyle kapıp koyvermemişti. "her şeyin tadı kaçtı. bir daha asla mutlu olamayacağım. her şeye egemen olan korkunç bir duruluk var. sanki dünya bir kristalden yapılmış, onu boydan boya çatlatmak için tırnakla şöyle bir dokunmak yeter... ya yalnızlık? sanki yanan bir şey. tıpkı üflemeden ağzına alamadığın koyu, sıcak bir çorba gibi. ve hep orada, tam önümde! kalın, beyaz porselen kasesi içinde; eski bir yastık kadar pis. beni bu yalnızlığa zorla iten kim?"