Son dönem Osmanlı elitleri ve Cumhuriyet'in kurucu kadroları, sosyal reformları gerçekleştirirken din ile bilimin çatıştığı fikrini benimsemişler, bu çatışmada bilimin yanında saf tuttuklarına inanmışlardır. Örneğin H. G. Wells'in The Outline of History: The Whole Story of Man (1920) isimli eseri, Mustafa Kemal Atatürk de dâhil olmak üzere Cumhuriyet'in kurucu kadrolarının zihinlerinin şekillenmesinde rol oynamış, Atatürk daha sonra bu kitabın Türkçeye çevrilmesi talimatını vermiştir. Yine Atatürk'ün Osmanlı'da materyalizmin en büyük savunucusu Abdullah Cevdet'e onun rüyalarını gerçekleştireceği yönündeki vaadi konumuz açısından önem taşımaktadır. Esasen Atatürk'ün "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir; ilim ve fenden başka yol gösterici aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir" gibi sözleri de onun Abdullah Cevdet ve arkadaşlarınınkine benzer bir dünya görüşünü benimsediği izlenimini desteklemektedir.