Kentler ve devletler gibi daha büyük gelişmelerin yaşandığı bir ortamda, okyanusta seyahat edebilen gemilerle, yeni finans kurumlarıyla ve merkantilist politikaların gerilemesiyle ticaret güçlendi. Bu gelişmelerde kısmen 18. yüzyılda İsveç, Danimarka, Hollanda ve İspanya gibi savaşçı emperyal güçlerin evcilleşerek daha az sorun yaratan ticari devletlere dönüşmesinin de rol oynadığı ileri sürülüyor (5. bölüm). İki yüzyıl sonra Çin ve Vietnam'ın otoriter komünizmden otoriter kapitalizme dönüşümüne de, önceki dönemde her iki ülkeyi de yeryüzünün en ölümcül yerleri kılan topyekun ideolojik savaşlara girişme isteklerindeki azalmanın eşlik ettiğini görüyoruz (6. bölüm). Dünyanın diğer bölgelerinde yaşanan, görkemli ulusal değerlerden para kazanmayla ilgili değerlere doğru kayış da, intikam peşindeki hırçın hareketlerin yelkenlerini söndürücü bir etki yaptı (5. ve 6. bölümler). Bu gelişmenin bir bölümü ahlaki açıdan iflas ettiği düşünülen ideolojilerin etkisinin azalmasına bağlı olabilir, ama kısmen bunda küreselleşen ekonominin kârlı ödüllerinin baştan çıkarıcı etkisinin de rolü var.