--- Spoiler içerir --- Kitabın yazarı olan Ian McEwan lafını esirgemeyen, dobra bir yazar. Bu yüzden yazdığı romanlar çoğu kişi tarafından rahatsız edici bulunuyor. Aynı zamanda bir aktivist olan yazarın cinsiyet eşitliği, kadın hakları, iklim ve çevre gibi konularda da çeşitli yazıları mevcut. 1970'lerde ölüm, cinsel istismar, işkence gibi konular hakkında yazarak kariyerine başlamış olsa da günümüzde feminizm, iklim değişikliği, çevre gibi sosyal konular üzerine yazarak kariyerine devam ediyor. Kitabın İngilizce versiyonunu okudum. İlk önce babaları ve daha sonra anneleri ölen 4 çocuğun hikayesini konu ediniyor roman. Evin en büyük çocuğu olan Julie 17 yaşında, kardeşi Jack 14, Sue 13 ve Tom 6 yaşında. Yazar, romanda sadece toplumu değil aynı zamanda aile kavramını da eleştirel bir şekilde ele alıyor. Kitabın başlığı da bu duruma adeta özetler nitelikte. Hiçbir şeyin yetişmediği, büyümediği, köklenmediği Beton Bahçe. Kitabın başlarında çocukların babası kalp krizi nedeniyle ölüyor. Bundan sonra aile idaresi sadece anne tarafından yerine getiriliyor. Ancak kısa zaman içinde anne de hastalanıyor ve ölüyor. Ailenin yaşadığı ev bir kaleye benziyor. Kaleye benzemesinin nedeni etrafından tamamen izole bir şekilde hiçbir komşunun yaşamadığı, hiçliğin ortasında bir yer olmasından kaynaklı. Bunun sebebi ise devletin otoban yapmak amacıyla etraftaki binaları boşaltması ve hiç kimsenin yaşamadığı bir muhit haline gelmesi. Anne ve babanın da kendilerini ziyarete gelen hiçbir akrabası yok. Aynı zamanda misafir istemeyen, kabul etmeyen bir anne-baba. Dolayısıyla çocukların arkadaşları da eve gelemiyor. Annelerinin ölümü çocukların yetimhaneye gönderilme korkusunu ortaya çıkarıyor. Bu yüzden polise haber vermek yerine annelerini metal bir kutuya koyarak evin bodrumuna üzerine çimento (beton) dökerek gömüyorlar. Anne ve babalarının ölümüyle birlikte Julie erkek arkadaşı olan Derek'i eve getiriyor. Bu durum o zamana kadar izole bir yaşam süren aile bireylerinin kabuklarını kırmaya başladığını gösteriyor. Derek ceset kokusundan rahatsız oluyor ve evin bodrumuna bakmak istiyor. Ancak Julie köpeklerinin öldüğünü ve onu gömdüklerini, kokunun da ondan kaynaklandığı yalanını söylüyor. Anne ve babanın ölümü çocuklara biçilen rolleri de değiştiriyor. Julie evde annelik görevini üstlenirken Jack ise baba rolünü üstlenmek zorunda kalıyor. Ancak Jack sorumluluklarını inkar eden, onlardan kaçmaya çalışan bir yapıya sahip. Dolayısıyla kitapta karakterler özellikle Jack hayatta yaşadıklarından bir şey öğrenmeyen, büyüyemeyen, amacı olmayan ve günden güne daha da kötüye giden bir gelişime sahip. Ailedeki bu çürümeyi evin bodrumundaki günden güne çürüyen ve kokan annelerinin cesedi sembolize ediyor. Jack sürekli mastürbasyon yapan bir karakter. Anne ve babanın ölümüyle onların evdeki çocuk olan rolleri de değişime uğruyor. Anne rolünü üstlenen Julie ile baba rolünü üstlenmek zorunda kalan Jack bir karı koca ilişkisinin içinde buluyorlar kendilerini. Annelerinin ölümünü polise bildirmeyerek, izole yaşamdan kurtulma şanslarını da yitiriyorlar. Daha önce anne ve babalarından dolayı kapalı bir yaşam süren aile bireyleri, annelerinin öldüğünü kimse öğrenmesin diye gitgide daha kapalı ve izole bir yaşamın içine sürükleniyorlar. Küçük kardeşleri olan Tom okulda arkadaşlarının zorbalığından kaçmak için kız olmayı düşünüyor. Saçını kız gibi uzatırsa, kız gibi giyinirse arkadaşlarının onunla uğraşmayacağını düşünüyor. Roman toplumun dayattığı rolleri, aile kavramını ve düzeni sorgular nitelikte. Anne ve babalarının ölümüyle birlikte çocukların kendilerini sorumluluk altında hissetmeleri ve bunun altından kalkamayışları ele alınmış. Sorumluluktan kaçış, inkar ve her bir çocuğun aynı zamanda kendini keşfetmeye başlaması romanda ele alınan temel konular. Aile içinde rolleri değişen ve bir nevi aralarındaki ilişki karı-koca ilişkisine dönen Jack ve Julie romanın sonunda kendilerini ensest bir ilişki içinde buluyor.

Beton BahçeIan McEwan · Sel Yayıncılık · 2010143 okunma

·

55 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.