Gönderi

Fionna soluğunu tutup dudaklarım onunkilerin üzerinden pršiti. Bacakları kasıldı ve sımsıkı kapandı. Bunu yaparken Aidan'ın elini orada hapsedeceğini fark etmemişti. Ama Aidan bunu ona söyleyecek halde değildi. Genç adam neredeyse tamamen dikleşmiş, kemik gibi sertleşmişti. Fionna'nın yüzü kızarmış, gözleri şaşkıılıkla açılmıştı. Aidan, genç kadının şaşkınlıkla irkildiğini hissetmişti. Fionna'nın yüzündeki bu şaşkınlık ifadesini, tamamen onun dokunduğu yere bağlamıştı. "Aidan." dedi boğulurcasına, "yapamam... sen bunu gerçekten..." "Ve yapmayacağım da. Benden tiksinmeni istemem, Fionna. Benim olduğunda herhangi bir şüphe istemiyorum. Benim oldu- ğunda, seni istediğim kadar sen de beni isteyeceksin." Aidan, genç kadını yeniden öptü, direnişinin azaldığını his- sedene kadar onu öptü. Eliyle uyluklarının ipeksi yüzeyini yavaş, hareketli bir ritimle okşamaya başladı. Elinin üstündeki boğum yerlerine yumuşak tüylü bukleler değince neredeyse delirecekti. Elinin ıslandığını hissetmek neredeyse kontrolünü yitirmesine neden oluyordu. Başparmağıyla, Fionna'nın kadınlığının içinde saklanan hassas tepeciğe dokundu. Fionna ürperdi; Aidan genç kadının çıkarttığı ürkek, kısık sesi derinden hissetti. "Sorun yok," diye mırıldandı genç adam boğuk bir sesle, şimdi omuzu ile boynunun birleştiği noktayla ilgileniyordu. "Bu sana zevk vermek için... İzin ver, aşkım. İzin ver sana zevk vereyim." Genç adam iki parmağıyla, kadınlığının hemen üstündeki vadide ilerledi; eti sıcak, kaygan, dolgun ve şişkindi, bu yumuşak keşif sırasında Fionna neredeyse ağlayacaktı. Aidan'ın vücudunu bir sıcaklık sardı, bu Hindistan sıcağıyla rekabet eden bir sıcaklıktı: genç adam sanki Fionna'nın yanında buharlaşıyordu.
Sayfa 197
·
1 artı 1'leme
·
101 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.