Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Kur'an'ın Tahrim Suresi'nde, Muhammed'e karşı kıskançlık göstermek üzere anlaşan eşlerin Tanrı tarafından uyarılmalarıyla ilgili şöyle bir ayet var: "Eğer O (Muhammed) sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi... sebatla itaat eden, tövbe eden... dul ve bakire eşler verebilir." (K. 66 Tahrîm Suresi, ayet 5) Kaynakların bildirmesine göre Tanrı, bu ayeti de, Ömer b. Hattab'ın uyarısı üzerine düşünmüş ve indirmiştir. Olay şu: Muhammed, her sabah namazını kıldırdıktan sonra, sırayla eşlerinin odalarına gider, onlarla cinsî münasebette bulunurmuş. Günlerden bir gün Hafsa'nın (ki Ömer b. Hattab'ın kızıdır) yanına geldiğinde, Hafsa ona bal şerbeti içirmiş, bu yüzden Muhammed onun odasında biraz fazlaca kalmaya başlamış. Bu iş birkaç gün böyle devam edince Ayşe kıskançlığa kapılıp işkillenir ve Hadıra adındaki cariyesine: "Resûlullah Hafsa'nın odasına girdiği vakit sen de git. Bak ne yapıyor? Bana haber ver" der. Cariye Hadıra, ertesi gün olan bitenleri görüp Ayşe'ye haber verir; bunun üzerine Ayşe, Muhammed'in diğer eşleriyle birlikte Muhammed'e bir oyun oynamak ister. Ve onlara şöyle der: "Resûlullah yanınıza geldiği zaman kendisine: 'Sende magâfir kokusu duyuyorum' deyiniz der." "Magâfir" denen şey, "Urfut" denilen Arabistan meşelerinin bal gibi tatlı fakat kokusu hoş olmayan bir cins zamk (samg) imiş. Muhammed ise, üzerinde fena bir koku bulunmasından hoşlanmazmış. Ve işte, eşlerinin yanına girdiğinde, onların: "Sende magâfir kokusu duyuyorum" demelerinden rahatsız olmuş. Ve hele Ayşe'nin odasında ve onunla cinsî münasebette bulunurken ondan: "Ya Resûlullah, senden magâfir kokusu duyuyorum. Yoksa yedin mi?" sözlerini duyunca: "Hayır, Hafsa bana bal şerbeti içirdi" diyerek cevap verir. Ayşe bunu duyunca: "Demek, o balın arıları Urfut otlamış" diye karşılık verir. Muhammed de ona, artık bir daha bal şerbeti içmeyeceğine dair yemin eder: "Vallahi bir daha ağzıma koymam" der. Ne var ki Tanrı buna razı olmaz. Yani Muhammed'in, sırf Ayşe'yi ve diğer eşlerini hoşnut etmek için bal şerbeti içmekten vazgeçmesini istemez ve hemen qu ayeti indirir: "Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah'ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun..." (K. 66 Tah- rim Suresi, ayet 1) Fakat bu arada Ömer b. Hattab, olan bitenleri öğrenince fena halde öfkelenir ve Muhammed'in eşlerine, yaptıkları işin kötü bir şey olduğunu hatırlatır ve şöyle der: "Ne bilirsiniz? Eğer (o) sizi tatlik edecek (boşayacak) olursa, Rabbi belki size bedel ona sizden daha hayırlı ezvâç (eşler) verir." Anlaşılan o ki, Tanrı bütün bu olan bitenleri izlemiş ve Ömer'in söylediklerini çok uygun ve yerinde bulmuştur. Nitekim Ömer'in söylediklerini hemen vahiy şekline dönüştürür ve Tahrîm Suresi'nin 5. ayetini indirir ki, biraz önce belirttiğimiz gibi şöyledir: "Eğer O (Muhammed) sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi... sebatla itaat eden, tövbe eden ... dul ve bakire eşler verebilir." (K. 66 Tahrîm Suresi, ayet 5) 20 Yine İslam kaynaklarından öğrenmekteyiz ki Tanrı, sadece yukarıdaki hususlarda değil, daha birçok konudan "Ömer b. Hattab"ın fikrinden yararlanmış olarak iş görmüştür. Örneğin Tirmizî gibi kaynaklar, Kur'an'daki pek çok ayetin Ömer'in uyarısına uygun olarak indiğini söylerler ve İbn-i Ömer'in şu sözlerini anımsatırlar: "Hiçbir mesele tehaddüs etmemiştir ki, nas bir türlü, Ömer de bir türlü reyde bulunmuş olsunlar da Kur'an, Ömer'in dediğine uygun olarak nazil olmuş olmasın." Bu sözlerin Türkçesi şöyle: "Halk ile Ömer'in görüş ayrılığına düştükleri hiçbir sorun yoktur ki Kur'an'a, Ömer'in görüşüne ve dediğine uygun ayetler şeklinde girmemiş olsun."
Sayfa 218Kitabı okudu
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.