Rubailer
Ne diye bırakmazsın artık beyhude dualarını Vazgeçmezsin dertlerden hani akıtan gözyaşlarını Gel hadi, içelim de analım güzel anıları
Unutalım bir süre daha ihtiyatı, tasaları
Huzursuzluk ve korkuyla tehdit edenler
Kendi suçları karşısında tir tir titrer
Ölülerin ruhları daima intikam ister
Bundandır yaptıkları planlar, dalavereler
Dün akşam midem şarap, kalbim neşeyle doldu Issızlığıyla, kasavetiyle yeni gün doğdu
Gece öyle tekinsiz, öyle hain ki
Bütün duygularım tuzla buz oldu
Unut artık şu kaçınılmaz laneti
İnsana sinsince musallat olan hani
Uzaktan gelen davulun sesi gibi
Kayda geçirirler en ufak günahları dahi
Dürüstlük pusula mıdır insaniyet yolunda?
Öyleyse kanla sulanan savaş alanında
Yahut bir katilin kılıcının ucunda
Uzanan şey sığar mı adalete, insafa?