Ama soyutlamasını sevenler, bir 'nesne' olarak severler bizi. Bir proje olarak. Yahut, kafalarındaki projenin bir parçası olarak. Burada da, yine bir 'soyutlama' sevgisi çıkar karşımıza. Asıl sevilen biz değilizdir, biz, zihindeki soyutlamaya uygunluğumuz, o projenin gerçekten işgören bir parçası oluşumuz, bir nesne olarak bizden bekleneni vermemiz ölçüsünde bir anlam taşırız. Ve artık bir işe yaramayan 'nesne'lerin yeni mekânı nasıl çöp tenekesi oluyorsa, aynı şekilde 'nesne' olarak, 'işe yaradığı' ölçüde sevilenler, işi bittiği anda soyutlama apartmanının proje dairesinden alınıp sevgi çöplüğüne bırakılır çarçabuk.