Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yazgım böyle benim! Herkes, çocukken de yüzümde kötülük işaretleri buluyordu; bunlar yoktu aslında, ama eziliyorlardı, onlar da oluştular. Ben alçakgönüllüyüm, beni oyunbazla suçluyorlardı: suskun biri oldum: iyilik ve kötülüğü derinden algılayabiliyordum: kinci oldum Sevinçsizdim, diğer çocuklar, neşeli, konuşkandılar; kendimi onlardan üstün görüyordum; beni onlardan aşağı görüyorlardı: kıskanç oldum: bütün dünyayı sevmeye hazırdım, beni kimse anlamadı: ben de nefreti öğrendim. Şenliksiz gençliğim, kendimle, dünyayla dalaşmakla geçti; en güzel hislerimi alay edilmekten korkarak, içimin derinliklerinde sakladım:: onlar da orada öldü. Doğruyu söylüyordum, bana inanmıyorlardı: aldatmaya başladım. Dünyayı, toplumun alışkanlıkların öğrenince yaşam bilimde uzmanlaştım; gördüm ki diğerleri benim olanca çabamla edinmeye çalıştığım çıkarlardan bedavaya yararlanarak, emeksizce mesut oluyorlardı. O anda kalbimi bir ümitsizlik kapladı, bu, tabanca mermisi ile iyileştirlecek bir ümitsizlik değil, incelikli, yalın bir ümitsizlikti. Ben, manevi anlamda sakatlandım. Ruhumun yarısı ölüydü, herkesin emrine hazır biçimde yaşıyordu; bu durum kimsenin dikkatini çekmedi, çünkü onun yıkıma uğramış yarısının yaşadığından kimse haberdar değildi.
Sayfa 113
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.