Başka bir açıdan da aşkı, biçimlendirilemeyen tümüyle uçucu bir şey, bir düşünce ya da hayır, bir düş, genç bir adamın, bilinçaltının sorduğu sorular bile olsa sorulara içi boş bir suskunluktan öte bir yanıt veremeyeceği, zamanla sınırlı olmayan bir baştan çıkarıcılığı olan ürkütücü bir düşüydü.