İnsanda, hayrete şayan bir «umumî kabiliyet», üstün bir zekâ ve idrak ile hiç de küçümsenmeyecek bir «irade» ve «tercih gücü» vardır. İnsan, bunlarla hem « hayra», hem «şerre» yönelebilmekte... Böylece «çatallı bir yol ağzında bırakılmış» olan insanoğlu, elbette tercihlerinden sorumlu olacaktır ve günü gelince hesap verecektir.
Yüce ve mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim'den öğrendiğimize göre: «(Allah) ona (insana), hem kötülüğü, hem (de ondan) sakınmayı ilham (eder)». (Bkz. Eş-Şems Sûresi, âyet 8) Elbette, Allah, insandan iyi ve doğru yolu tercih etmesini ister. Nitekim şöyle buyrulur: «Emrolunduğun gibi dosdoğru yürü». (Bkz. Hûd Sûresi, âyet 112) Çünkü: «İyilik de, kötülük de bir olmaz». (Bkz. el-Fûssilet Sûresi, âyet 34)
| Seyyid Ahmet Arvâsî, İlm-i Hâl, Bilgeoğuz Yayınları, Haziran 2016, s. 54.