Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kiliselerinin kahramanca otokrasisine karşın, Katolikler politik sol için en sağlam adaylardır. En azından Bri­tanya'da, genelde göçmen işçi sınıfına aittirler, sistema­tik düşünce biçimine değer vermeleri gerektiğini öğrenir­ler, kolektif olandan ve insan varlığının sembolik boyut­larından hoşlanırlar ve öznellikten uzak dururlar. Aynı zamanda insan yaşamının temelde kurumsal olduğunu bilirler, bireysel esinlenmeye değil, topluluk gelenekleri­ne değer verirler ve dünyanın son derece kötü bir durum­da olduğunu bilmelerine karşın, her şeyin düşlenemeye­cek kadar iyi hale getirilebileceğine de inanırlar. Sosya­listler gibi, gelişimci liberal havayı solumaktan hoşlanır­lar ve aynı zamanda gereğinden fazla umut doludurlar. Aynı anda, verimli bir etik ve politik düşünce geleneğini kalıt olarak almışlardır ve hırslı düşünmekten korkmaz­lar. Tarihin tanık olduğu en kalıcı kültürel kurum gibi,uzayın ve zamanın en uzak ceplerinde varlıklarını koru­yan Katolikler, tarihsel değişim hakkında çok şey biliyor­lardı, fakat süreklilik konusunda da bilgisiz değillerdi. Tüm bu yolların içinden geçen pek çok kişi kolaylıkla postmodernizm ülkesine girebilirdi. Papa 'nın da yanıla­bileceğine ve Kutsal Bakire Varsayımı'na inanmak, işken­cenin ve ruhsal acımasızlığın bahanelerini öğrenmek, ra­hipler tarafından cinsel tacize uğramak yada sadist rahi­belerce tartaklanmak, bu eğitimin yüksek bedeliydi, fakat gülü seven dikenine katlanmak zorundaydı.
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.