Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yemekhaneye bakındı. Alçak tavanlı kalabalık salonun duvarları sayısız bedenin temasıyla kirlenmişti; metal masalar ve sandalyeler birbirine öyle yakındı ki oturanların dirsekleri temas ediyordu; kaşıklar yamulmuş, tepsiler eğilmiş, beyaz fincanlar sararmış_ tr, tüm yüzeyler yağlıydı, tüm çatlaklara pislik dolmuştu; 86 içeride kalitesiz cin, kötü kahve, metalik tattaki yahni ve kirli giysilerin ekşimsi kokusu vardı. İnsan midesinde ve teninde her an bir tür itiraz duyuyor, hakkı olan bir şey elinden zorla alınmış gibi hissediyordu. Her şeyin farklı olduğu dönemlere dair hiç anısı yoktu, doğru Tam olarak anımsayabildiği en eski zamanlardan beri yeterli yiyecek bulunmuyordu, delik deşik olmayan çoraplara veya iç çamaşırlara asla sahip olamamıştı, mobilyalar hep yıpranmış ve sarsak, odalar soğuk, metroları kalabalık, evler yıkık dökük, ekmek kara, çay kısıtlı, kahve tatsız, sigara yetersizdi - ucuz ve bol olan tek şey sentetik cindi. Bedeni yaşlandıkça insanın tahammül etmesi de zorlaşıyordu elbette; pislik ve yoksunluğun, bitmek bilmez kış aylarının, yapışkan çorapların, asla çalışmayan asansörlerin, soğuk suyun, zımpara gibi sabunların, dokununca dağılan sigaraların, tuhaf ve berbat tatlı yiyecekleri insanın kalbini sıkıştırması doğal düzenin bu olmadığının göstergesi değil miydi? Düzenin bir zamanlar farklı olduğuna dair bir tür atadan kalma belleği olmasa kişi neden tahammül edilmez bulacaktı içinde olduğu durumu?
Sayfa 87
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.