Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Kafenin müdavimlerinden bir anne ve oğul da vardı. Öğle saatlerinde gelirlerdi. Anne yaklaşık 80 yaşında, oğul da yaklaşık 50 yaşlarında idi. Anne çay ya da kahve içerdi. Oğul ise hep bira içerdi. Akşama kadar beraber otururlardı. Oğul keskin Viyana ağzı ile sürekli annesine bir şeyler anlatırdı. Anlatırken bir yudum birasından, bir fırt da sigarasından çekerdi. Her gün yaklaşık 9-10 bira ve üç paket de sigara içerdi. 50 yaşındaki bir adamın 80 yaşındaki annesine her gün saatlerce neler anlatabileceğini çok merak ederdim. Kafenin sahibine bu adamın kim olduğunu sordum. Adamın zamanında karısını öldürdüğünü ve bu yüzden tam 20 yıl hapishanede yatmış olduğunu söylediler. İçtiği biranın mayasının ilham verdiği yalancı hoşluklar, emdiği sütün sahibine bozuk kahkaha olarak yansıyordu. Bu kahkahalara diğer müdavimlerin gariplikleri de karışınca, ortam pozitivist cümbüşlere sahne oluyordu. Bazen kahkahaların arasında telefon çalar ve ahizede her gün kafeye gelmezden evvel kahvesinin hazır olmasını salık veren emekli bir tarih profesörünün arzusunu işitirdik. Kahvenin yapılması toplam iki dakikaydı ancak bu adam her gün geleceği vakit kafeyi telefonla arar ve kahveyi söylerdi. Kahveyi yapardık ve o köpeğiyle beraber içeri girerdi. Köşesine kurulup, gazetesini okur ve önceden sipariş ettiği kahvesini yudumlardı.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.