Koku saklama cihazının olmaması şaşırtıcı değil mi gerçekten? Aslında bir tane var, tek bir tane, teknoloji öncesinden, analog, en eski olan. Dil, tabii ki. Başkasına henüz sahip değiliz, bu yüzden kokuları kelimelerle yakalayıp sıradaki deftere eklemem gerekiyor. Sadece tarif ettiğimiz veya kıyasladığımız kokuları hatırlarız. Aslında kokular için adlara bile sahip olmamamız dikkate değer. Tanrı veya Âdem işini sonuna kadar yapmamış. Renklerde olduğu gibi değil örneğin, orada isimlendirebiliyorsun, kırmızı, mavi, sarı, mor... Kokulara doğrudan ad vermemiz sağlanmamış. Hep kıyaslayarak, hep tarif ederek. Menekşe, kızarmış ekmek, yosun, yağmur, ölü kedi kokuyor... Ama menekşe, ekmek, yosun, yağmur ve ölü kedi koku isimleri değil. Ne adaletsizlik. Ya da bu imkânsızlığın altında anlayamadığımız başka bir alamet gizleniyor...