Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tanrıya inancımız aniden kayıplara karıştığında, hepimizin duygusuz ve bencil bir zevk düşkünü gibi hareket edeceğimizi ve şefkatten uzak, merhametsiz, cimri ve iyilik sıfatını hak edecek hiçbir vasıf taşımayan kişilere dönüşeceğimizi düşünmenin oldukça düşük bir özsaygı gerektirdiğini düşünüyorum. Dostoevsky'nin o tip bir görüşte olduğuna geniş ölçüde inanılır. Bunun sebebi muhtemelen İvan Fyodorović Karamazov karakterinin ağzından yazdığı şu yorumlardır: [İvan] çok ciddi bir tavırla, dünyada insanları birbirini sevmeye zorlayabilecek hiçbir şeyin bulunmadığını, insanlığı sevmenin yaradılıştan gelen bir zorunluluk olmadığını ileri sürdü. Böyle bir kanun yoktur, dedi. Ona göre eğer dünyada sevgi varsa, bunun nedeni doğa kanunu değil, insanların ölümsüzlüğe olan inançlarıymış. İvan Fyodoroviç laf arasında şunu da söyledi; ona göre doğa kanunu zaten bundan başka bir şey değilmiş. İnsanların yüreğinden ölümsüzlüğe olan inançlarını yok ettiğimiz an, içlerinde yalnız sevginin kökü tamamen kurumakla kalmaz, dünyada yaşamaya devam etmek için gerekli canlılık belirtisi de yok olurmuş... Dahası da var. Ona göre insanlar ölümsüzlüğe inançlarını kaybedince, artık ahlaka aykırı hiçbir şey kalmazmış, her şey hoş görülürmüş. Hatta insanların birbirlerini yemeleri, yamyam olmaları bile... Bu kadarla da yetinmedi; sözledi bitirirken, örneğin benim gibi ne Tanrıya ne de kendi ölümsüzlüğüne inanan her kişi için, doğadaki ahlak yasasının hemen tamamen değişmesi gerektiğini, eski din yasalarının tam aksi olan bir yasa haline gelmesi nin daha doğru olacağını savundu. Böylece insanların egoist davranmalarına, egoizmlerinde kötülüğe varan davranışlarda bile bulunmalarına izin verilmeliymiş. Hatta bu o davranışlarda bulunan bir insan için kaçınılmaz, en akıllıca, hatta neredeyse en soylu yolmuş.
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.