Artıp koşup oynamak için dışarı da çıkmıyordum. Göğsümdeki iki tepecik gün geçtikçe büyüyor ve ben yürürken hafifçe sallanıyorlardı. Uzun, ince görünüşüm beni mutsuz ediyordu; göğüslerimi saklamak için kollarımı göğsüme kavuşturuyor ve arkadaşlarıyla oynarken ağa beyimi üzüntüyle seyrediyordum. Büyüyordum. Boyum, benden daha büyük olmasına rağmen ağabeyiminkinden uzundu. Yaşıtım olan başka çocukları da geçmiştim. Sonunda onlardan uzaklaştım ve kabuğuma çekilip kendi başıma düşünmeye başla dım. Çocukluğum sona ermişti. Çok kısa süren, nefes nefese geçen bir çocukluk olmuştu benimki. Daha farkına varmaya bile fırsat olmadan geçip gitmiş; beni, içinde on yaşında bir çocuğu barındıran bir kadının bedeniyle baş başa bırakmıştı.