Isla bir adım attı ve nefesi kesildi. Aniden zincirler el ve ayak bileklerine dolandı. Ve bir kılıcın soğuk metali boğazına
sıkaca bastırıldı.
"Bu biraz fazla kolay oldu," dedi alçak bir ses kulağına.
Isla zincirleri çekti ve aslında zincir olmadıklarını gördü.
Dalga gibi sert, gelgit kadar güçlü, örülmüş sulardı bunlar.
Beş adam daha saklandıkları yerden, eski kayıkhanelerin ve karayla çevrili gemilerin arkasından sıyrıldı. Gömleklerinin
üst düğmesinin yerinde elmaslar olan bembeyaz takımlar giymişlerdi.
Moonling soyluları. Onları denemelerden tanıdı.
Boğazından bir hırıltı kaçtı. Onun olduğuna inandıkları canavardan biraz daha fazlası oldu.
O sırada beyaz pelerinli kişi belirdi ve Isla onlara şiddet vadeden bakışlarıyla dişlerini
gösterdi.
Figür, eline bir avuç maden para verilip gidene kadar ona bakmadı bile. Bir tuzaktı. Kandırılmıştı....