Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

2006 yılının nisan ayında Salzburg’daki bir Türk marketine ekmek almak için uğradım. O sıralar okulun yanı sıra maişetimi de temin etmem gerektiğinden marketin sahibine bir elemana ihtiyacı olup olmadığını sormayı düşündüm. Marketin kasasında oturan; iri yarı, gözleri yaşanmışlığından ötürü geçmişinin sularında bir kayıkla belirsizliğe yelken kapatmış, garip bir ağızla konuşan adamın o marketin sahibi olduğunu biliyordum. Kasada ekmeğin ücretini öderken, elemana ihtiyacı olup olmadığını sormak için evvela tereddüt ettim ve sonra tüm cesaretimi toplayıp sordum. Adımı, nereli olduğumu, öğrenci olup olmadığımı sordu. “Ben okuyan adamı severim. Cumartesi günleri gel çalış,” deyince sevindim ve o günü takip eden ilk cumartesi günü sabah saat sekizde markette hazır bulundum. Rafları düzenliyor, gelen müşterilere yardımcı oluyor ve bazen de depoda yığılı ürünleri raflarda eksilen yerlere düzüyordum. İlk cumartesi günü biraz yorucu geçti ve günün sonunda emeğimin karşılığını alıp bir hafta sonra tekrar işe gelmek üzere eve gittim. Altı gün sonra marketin sahibi olan Fuad beni aradı. Sebze, meyve getirmek için Münih sebze haline gideceğini ve kendisiyle gelmem gerektiğini söyledi. Münih, Salzburg’dan yaklaşık 140km uzaklıktaydı. En yakın büyük hal oradaydı. Cumayı cumartesine bağlayan gece saat üçte gelip beni alacaktı ve yola koyulacaktık. Gecenin ortasında saat üçte daha evvelden tarif ettiğim adresime geldi ve beni aldı. Beraber Münih’e doğru büyük bir yük arabasıyla yola koyulduk.
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.