"Öyle çelişkili şeyler gördüm, türlü türlü laflar duydum, bakışlarım muhtelif eşyanın yüzünü öyle bir aşındırdı ki arkasında ruhun saklandığı şu ince sert kabuk var ya; artık hiçbir
şeye inanmaz oldum. Eşyaların ağırlığı, sabitliği apaçık bir
gerçekken, şimdi onlardan da kuşku duyuyorum. Bizim hayatın köşesindeki taş havana parmaklarımla vurup 'Sabit misin, sağlam mısın?' diye sorsam, cevap olumlu gelince, onun
lafına inanmalı mıyım, inanmamalı mıyım?