Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tahsisat, derler. Nasıl bir şeydir bu tahsisat; bilinmez. Kimse bu güne kadar yüzünü görmemiştir tahsisatın. Tahsisat yüzü görmüyoruz, derler. Bu sözden biliyorum bir yüzü olması gerektiğini. Aslında çok yüzsüzdür bu tahsisat. O kadar yazılır, çizilir: tahsisat istenir. Bana mısın demez. Uzun süre gelmez. Tahsisat yok derler. Sonra, tahsisat geldi derler. Gene kimse görmez tahsisatı. Bir de bakarsınız tahsisat bitmiş, işler bitmeden. Tahsisat olsaydı diye dövünürler. Tahsisat olmadan nasıl icraat olur? İşte bir soyut kavram daha. İcraat. Mesela, içindeki bulanık suda, kırmızı olduklarını tahmin ettiğim balıkların yüzdüğü şu havuz bir icraattır. Hükümet meydanında görülen beyaz boyalı, buzlucamlı fenerler icraattır. Tahsisat, verilir; icraat, yapılır. Ayrı ayrı fiillerdir bunlar. Yazıyı merkeze gönderen memura soruyoruz: tahsisat nedir? Hayretle yüzümüze bakıyor: Ankara’dan gelir, diyor. İstediğimiz cevabı alamadan üzülerek ayrılıyoruz. Hükümet Konağı eski bir bina Olric.
Sayfa 62 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
·
1 artı 1'leme
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.