- Targutay artık at üzerinde duramıyor, diye başladı baba söze. Kılıçlarından biri kolunu kesti. Ateşler içinde, Camuka'nın önünden kaçmak zorunda kaldı. Oğullarımla birlikte yanında en son kalanların arasındaydık, onu alıp sana getirmeyi düşündük. Senin bizi koruyup ödüllendireceğini düşündük ama yolda yüreğimiz buna izin vermedi. Onun için dövüşmemiş miydik? Yerlerde sürünen bir önderden ne ün kazanabilirdik ki? Onu serbest bıraktık ve kollarımızı hizmetine vermek için buraya geldik.
- İyi yaptınız, dedi Kağan. Bana Targutay'ı getirmiş olsaydınız her üçünüzün de kellesini uçururdum, çünkü efendisine el süren bir adam ölümden başka hiçbir şeye layık olamaz. Bunu da Yasa'ya yazalım!