Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahmet Haşim..
Yusuf Ziya Ortaç anlatıyor: “Onu bir gün, evinden alıp Alman Hastanesi’ne götürdük. Yatağından çıkmış, giyinmeye gitmişti. Yarım saat geçmiş, gelmemişti bir türlü. Merak ile odaları dolaştık, yok. Bir de baktık ki mutfakta: Akşamdan kalma domatesli pilav tenceresini kaşıklıyor! ‘Haşim... Ne yapıyorsun Haşim?’ diye üstüne atılınca mahzun mahzun boynunu bükmüştü: ‘Bırak Yusuf Ziya, nasıl olsa hastanede tuzsuz kabak haşlamasından başka bir şey yedirmeyecekler!’ Sonra acı acı gülmüştü: ‘Ve nasıl olsa öleceğim, bari ağız tadıyla öleyim!’ Doğru çıktı dediği. Bir aylık perhizden ve tedaviden sonra evine daha yorgun, daha perişan döndü. İlk işi, kendisine şefkatle bakan tek kadınla evlenmek oldu. Ölüm döşeğinde kıyılan bu nikâhtan sonra: ‘Ooooh, dedi, şimdi bahtiyarım, ben de arkamda göz leri yaşlı bir dul bırakacağım!’ “
·
256 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.