Babamın sakin ve uyumlu yaratılışıyla
gidiyordu bir şekilde evlilik. Babam; her ay maaşını
annemin eline takır takır sayıyor, yol ve kahvehane parasını
annemin layık gördüğü rayiçler üzerinden uslu uslu alıyor,
etliye sütlüye katiyen karışmıyor, her türlü küfür, hakaret
ve itilip kakılmayı sineye çekiyor, yine de anneme sesini
çıkarmıyordu. “Deliyle deli olunmaz” sözü babamın diline
pelesenk olmuş, evlilik yaşantısı bu felsefe üzerine inşa edil140
mişti. Uymuyordu babam anneme. Katiyen onun çektiği yere
doğru gitmiyor, belki de elinden bir kaza çıkmasından korkuyordu.
Yapmazdı ama annem başlı başına ağır tahrik unsuruydu.
İnsanın sinirlerini etinden ayırır gibi sıdkını sıyırıyordu
babamın. Ama adam asla gık demiyordu. Doğrusunu
söylemek gerekirse, babam annemden korkuyordu. Herkesin
korktuğu gibi...