Arzularımızın tatmin edilmesini pek önemsememek, hatalı bir düşünce olsa gerektir; çünkü bir arzumuzun gerçekleşemeyeceğini düşündüğümüz anda, onu tekrar önemseriz; ancak gerçekleşeceğinden kesinlikle emin olduğumuz zaman, peşinden koşulmaya pek de değmediğine hükmederiz. Her şeye rağmen, haklı olduğumuz bir taraf da vardır. Çünkü arzuların gerçekleşmesi ve mutluluk, sadece kesin olduklarında küçük görünseler de, bir dengesizlik halidirler ve ancak keder doğurabilirler. Arzu ne kadar eksiksiz biçimde gerçekleşmişse, keder de o kadar derin olur; mutluluk doğa yasasına aykırı biçimde biraz uzamış, alışkanlıkla pekişmişse, keder iyice dayanılmaz olur.