Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Albertine’in ölümünün, acımı dindirebilmesi için, kazanın onu sadece Touraine’de değil, benim içimde de öldürmesi gerekirdi. Oysa Albertine, içimde hiç bu kadar canlı olmamıştı. Bir insan, içimize nüfuz edebilmek için, zamanın şekline bürünmek, çerçevesine kendini uyarlamak zorundadır; bizim gözümüze peş peşe dakikalar halinde göründüğünden, her defasın da sadece bir yönünü gösterebilir, bir tek fotoğrafını sunabilir. Sadece anlık görüntülerden oluşan bir dizi halinde var olmak, bir insan için müthiş bir zaaftır şüphesiz; ama aynı zamanda müthiş bir güçtür de; bu kişi hafızanın ürünüdür ve belirli bir ânın hatırası, daha sonra olup biten her şeyden haberdar değildir; hafızanın kaydettiği an ve onunla birlikte, o hatırada şekillenen kişi, varlığını sürdürür, yaşamaya devam eder. Üstelik bu parçalanma, ölüyü yaşatmakla kalmayıp çoğaltır da. Benim teselli bulabilmem için, bir değil, sayısız Albertine’i unutmam gerekirdi. Aralarından birini kaybetmiş olmanın üzüntüsüne tahammül edebilir hale geldiğimde, bir başkasıyla, onlarcasıyla, aynı üzüntüyü baştan yaşamak durumundaydım.
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.