Mutluluk- İncelemeAslında bu kitaba daha önce başlamıştım hatta 135. sayfaya kadar da okumuştum ama sonra hem yazarın olayları yaşıyormuşsunuz gibi etkileyici anlatımı( etkileyici anlatımı tabii ki iyi ama olayları yaşıyor gibi hissetmek kötüydü)hem konunun ağır olması nedeniyle devam edememiştim ve bırakmıştım. Sonra yarım kalan kitaplarımı tekrar okuma ve bitirme kararımla elime aldığım kitabı ara vermeden, soluksuz okudum desem abartı olmayacaktır benim için. Livaneli'nin daha önce Huzursuzluk kitabını okuyup ona da hayran kalmıştım tıpkı bu kitabına olduğu gibi. Kitap hakkında bir şeyler söylemeye Martine Laval'ın:
" mutluluk, yalnızca harika kurgusuyla heyecanlı ve sürükleyici bir macera romanı değil; bunların ötesinde gelenek ile modernlik, tarih ile bellek yitimi, din ile laiklik arasında bölünmüş Türk toplumu üzerine son derece güçlü bir analiz. Livaneli çok güçlü bir anlatıcı mutluluk ile okuru kavrıyor ve onu anlaması, tahammül etmesi zor gerçekleri ile yüz yüze getiriyor." sözleriyle başlamak isterim. Çünkü hem bize özet niteliğinde hem de çok hak verdiğim sözler oldu. Mutluluk, ölümden kaçan ve mutluluğu arayan üç kişinin romanı. Meryem;hakkında verilen infazdan ve haksız yere uğradığı olaydan,Cemal; güneydoğu dağlarında savaşmış olmanın yarattığı travmadan, profesör ise İstanbul'un zengin hayatının korkunç değersizleşme sürecinden kaçıyor. Bu üçünün gördüğü farklı rüyalarla karakterlerimizi anlatmaya başlıyor yazar, her birine ayrı üzüldüm diyebilirim ama şunu söylemeliyim ki karakterlerin sonunun daha net olmasını da isterdim, meryem mesela bir cesaret kazanıp hayata atıldıktan sonra Mehmet Ali'yle sonları ne oldu belki de o kadar cefaya mutlu son görmek istedim, Profesör İrfan Kurudal güvenli, muhteşem, tek düze hayatına mı döndü yoksa kendini keşfetmeye, metanoyasını aramaya devam mı etti, cemal yavru bir kuş gibi meryemin dizinin dibinde ağladıktan sonra hasretle beklediği Emine'sine mi döndü yoksa o da kendi kaderini, yolunu farklı mı çizdi? Diğer karakterleri de merak etmedim desem yalan olur. İrfan'ın eşi Aysel, kocasının ona bir e postayla gidiyorum demesinden sonra hiç merak etmedi mi aramadı mı, yoksa gayet doğal mı karşıladı?Şeyh gibi geçinen o zalim amcası Meryem'e yaptıklarından sonra hiç mi ceza almadı. Kafamda her birine öyle değişik sonlar yazdım ki acaba yazarın da amacı tam olarak bu muydu? Yine de hepsinin sonunu somut olarakta okumak isterdim sanırım. kadınların yaşadığı çeşitli zorluklar, erkeklere yapılan dayatmalar, toplumun çürümüş yanları, akla hayale sığmayacak olaylar sizi kitabın içine çekiyor ve aklınızın sınırlarını, sabrınızı, sinirlerinizi son derece zorluyor. Livaneli'nin anlatımında sevdiğim bir başka şeyse bu kitabı bitirdikten sonra size çok şey katmasıydı kesinlikle. Duymadığım ya da uzun zamandır denk gelmediğim çok şeyi gördüm, okudum diyebilirim resmen. Çeşitli markalar, farklı müzik türleri, ülke, yazar, kitap isimleri. Hem bilgi birikiminiz, hem kültür bilinciniz baya artmış olacak okuduğunuzda. Kısaca ben çok çok sevdim. Kitapta yazan hiçbir olayın kimsenin başına gelmemesi, daha iyi bir ülke, toplum, çağda yaşama temennisiyle herkese okumayı öneriyorum. Kitapla kalınız <3
Konstantiniyye Oteli ile ilk kez Livaneli'yi okumuş oldum ve yazarlığına hayran kaldım. Hatta öncesinde nedense Livaneli'ye karşı önyargılıydım ve bu kadar iyi bir yazar olabileceğine ihtimal vermiyordum. Gerçekten bu toplumu çok iyi analiz eden, anlatabilen bir yazar. 