Ben bu Amerikan filmini niçin o denli çok sevmiştim? Filmin konusu da, oynanışı da başarılıydı ama, beni bunlardan daha çok başka bişey ilgilendiriyordu. Benim bu filmi sevmemin nedeni, filmin kadın kahramanı Marlene Dietrich'i sevdiğim ve daha adını bile bilmediğim Rüya Kız'a benzetmemdi. Filmde seyrettiğim Marlene Dietrich tıpkıtıpkısına benim sevgilim, benim Rüya Kızım da tıpkıtıpkısına Marlene Dietrich'ti.
Şimdi seksen yaşımda, aradan 60-70 yıllık bir zaman geçtikten ve araya 60-70 yıllık bir mesafe girdikten sonra bu notları yazarken, 60-70 yıllık zaman ve mesafeden geriye dönüp gerçekçi bir bakışla bakıyorum ve düşünüyorum: Gerçekten benim Rüya Kızım, Marlene Dietrich'e benziyor muydu? Yok canım, ne gezer... Biri 14-15 yaşında bir kız çocu ğu, öbürü olgun bir yıldız... Bugün, 60-70 yıllık bir mesafe den ve zaman ötesinden, hem de bu yarı kör gözlerimle gerçekleri çok daha net, çok daha açıkseçik görebiliyorum. Benim Rüya Kızımın Marlene Dietrich'le hiç benzerliği yoktu. Ama ben benzerlikleri olduğuna inanıyordum, çünkü bu benzerliğin olmasını istiyordum. İşte aşk, gerçek aşk budur, hele benim o zamanki yaşımda...