Elimden yiyor kendi yaprağını sonbahar: Dostuz ikimiz. Kabuklarından soyuyoruz zamanı ve ona öğretiyoruz yürümeyi: Zaman geri dönüyor kabuğuna.
Aynada pazar günü,
Uyku uyunuyor rüyada,
Hakikatli konuşuyor ağızlar.
İniyor gözüm sevgilinin mahremine:
Bakıyoruz birbirimize,
Söylüyoruz esrarlı sözler,
Sevişiyoruz tıpkı haşhaş ile bellek gibi,
Uyuyoruz midye kabuğundaki şarap gibi,
Tıpkı kanlı bir mehtaplı deniz gibi.
Penceredeyiz sarmaş dolaş, seyrediyoruz kendimizi sokaktan: Zamanıdır bilinmesinin!
Taşın çiçeklenmeye tenezzül etmesinin zamanıdır artık,
Huzursuzluğun kalp atımının zamanıdır.
Zamanıdır, zamanı gelmenin.
Zamanıdır.
Kaan H. Ökten
["Corona", Eski Yunanca κορώνη, oradan da Latince 𝘤𝘰𝘳𝘰𝘯𝘢'dan geliyor. Defne yaprağından örülmüş taç demek κορώνη. Özellikle atletlere, tanrı heykellerine ve ölülere takılırdı. İngilizcedeki 𝘤𝘳𝘰𝘸𝘯'un da kökeni.]
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.