Okkanın altındayız zaten demişti kapıda, hepimiz zaten altındayız okkanın. İçkimiz ve caz müziğimiz ve çelik miğferlerimiz ve sevgililerimiz var, evlerimiz ve Çin Seddi'miz ve lambalarımız var - bütün bunların var hepsi. Ama korkudan. Korkuya karşı. Ama hep altındayız okkanın. Korkudan resim çektirir, korkudan çocuk yaparız ve korkudan kucak kucağayız kızlarla, hep kucak kucağa kızlarla; korkudan gaza batırırız fitili ve korkudan yakarız. Ama okkanın altındayız yine. Bütün bunları korkudan yaparız ve korkuya karşı. Ve çelik miğferlerimiz var ya, onlar da yalnız korkudan. Ama bütün bunların para etmez hiçbiri. İpek bir gecelik ya da bir bülbül feryadında tam kendimizi unutmuşken birden yakamıza yapışır. Birden öksürdüğü duyulur bir yerlerde. Ve korku da yakamıza sarılmaya görsün, para etmez çelik miğferler. Ne evler, ne sevgililer, ne içkiler para eder ne de çelik miğferler.