"Günaydın Burak, bugün nasılsın?"
"İyiyim annecim" deyip sarılmak istiyorum. Ama tutuyorum kendimi. "Günaydın Nimet Hanm, ne olsun, hep aynı" diyorum. 'Hep aynı Burak, gerçekten hep aynı, hiçbir sey değişmiyor, hiçbir sey azalmıyor" diyor ve ağlayarak iceriye giriyor. "Allah senin belanı versin Burak" diyorum içimden, "gene ağlattın kadını. Ama ne yapsam ağlayacak, ne desem ağlayacak. Bilerek "İyiyim" demiyorum. İyiyim dersem alınır, ağlar belki diyorum. "Kötüyüm" de demiyorum, kötüysem bir de bana üzülmesin, ağlamasın diyorum. Hep aynı demek daha makul geliyor, ama Nimet Hanım hep aynı olunca da ağlıyor. Nimet Hanım'la her karşılaşmamızda aramızda hayali bir iki ucu boklu değnek beliriyor, ne ben tutabiliyorum, ne o tutabiliyor.