KÜÇÜK PRENS:
DÜŞLERIN SIRLI YANI
Antonie de Saint-Exupery'nin Küçük Prens'ini okurken hem bazı sözcüklerin/kavramların ardına düşüyorum hem de düşlerimizin tozlu yanına bakıyorum. Küçük Prens, bize hayatı gösteren bir kitap. Düşünce akkoru da denebilir. Yaşanmışlıktan yansıyanların bir çocuk/yetişkin gözüyle anlatımı... İnsanlar arasındaki iletişimin yolu, yordamı, yaşananlara verdiğimiz anlam, akkorlaşan düşünceler olarak Exupery'nin anlatımıyla karşımıza çıkıyor burada.
Gerçekliğin gerçekliğine bir o kadar bakış /kavrayışla düşünceye dönüşen sözün kaynağına indiriyor bizi anlatıcı.
Yaşamın oyun, oyunun dainsanın düş evreninin ivmesi olduğu gerçeğini de hatırlatır bize yazar. Çocuklar kadar büyüklerede. Sözü olan bir "hikaye''nin mutlaka bir yerinde kendinizle karşılaşırsınız. Yitmeyen bir duygunun ,sezgisel bir yolculuğun sözcüklerdeki yansısı yıldız yıldız göğe ağarak dilden dile yayılıyor.
Exupery'nin şu sözüne kulak vererek okumaya başlayabiliriz Küçük Prens'i:
''...kitabımın üstünkörü okunmasını istemem. Bu anıları anlatmak öyle acı ki benim için. Dostum,koyununu alıp gideli altı ay oldu. Bu kitapta onu size anlatmayı deniyorsam,onu unutmamak içindir. Dostunu unutmak acı bir şeydir.''